Sonsuza kadar kaybolmuş bir zaman ve mekânda geçen duyarlı ve doyurucu bir roman. Kırık Kalpler Oteli bize savaşın sebep olduğu hasarlardan bir bölüm sunuyor savaş alanındaki şiddetli hasarı değil, bireylerin yüreklerine ve insanlıklarına verilen soğuk, zalim bir hasar. Günümüz dünyasında yaşananlarla da benzerlikler taşıyan, güzel bir dille yazılmış bu kitap, bazı konular hakkında daha detaylı düşünmenizi ve daha da önemlisi hissetmenizi sağlayacak.
Garth Stein, Yağmurda Yarış Sanatı'nın yazarı
Bir anlayış, fedakârlık ve sevgi hikâyesi. Daha ilk sayfasından beni büyülemeye başladı.
Patrica Wood, Lottery nin yazarı
Henry Lee, bir zamanlar Seattle ın Japon Mahallesi nin giriş kapısı olan Panama Oteli nin dışında toplanmış bir kalabalıkla karşılaşır. Yıllardır kapalı olan otelin yeni sahibi otelde inanılmaz bir keşif yapmış ve 2. Dünya Savaşı sırasında toplama kamplarına gönderilen Japon ailelerin sakladıkları eşyaları bulmuştur.
Henry etrafına bakınırken, otel sahibinin elinde tuttuğu şemsiyeyi açtığını görür.
Bu basit hareket Henry nin, dünyasının karmaşa ve heyecanla dolu olduğu 1940 lı yılları ve kendini Çin deki savaşa kaptırmış olan ve Henry nin Amerikalı gibi yetişmesini isteyen babasını hatırlamasına sebep olur.
Sonsuza kadar kaybolmuş bir zaman ve mekânda geçen duyarlı ve doyurucu bir roman. Kırık Kalpler Oteli bize savaşın sebep olduğu hasarlardan bir bölüm sunuyor savaş alanındaki şiddetli hasarı değil, bireylerin yüreklerine ve insanlıklarına verilen soğuk, zalim bir hasar. Günümüz dünyasında yaşananlarla da benzerlikler taşıyan, güzel bir dille yazılmış bu kitap, bazı konular hakkında daha detaylı düşünmenizi ve daha da önemlisi hissetmenizi sağlayacak.
Garth Stein, Yağmurda Yarış Sanatı'nın yazarı
Bir anlayış, fedakârlık ve sevgi hikâyesi. Daha ilk sayfasından beni büyülemeye başladı.
Patrica Wood, Lottery nin yazarı
Henry Lee, bir zamanlar Seattle ın Japon Mahallesi nin giriş kapısı olan Panama Oteli nin dışında toplanmış bir kalabalıkla karşılaşır. Yıllardır kapalı olan otelin yeni sahibi otelde inanılmaz bir keşif yapmış ve 2. Dünya Savaşı sırasında toplama kamplarına gönderilen Japon ailelerin sakladıkları eşyaları bulmuştur.
Henry etrafına bakınırken, otel sahibinin elinde tuttuğu şemsiyeyi açtığını görür.
Bu basit hareket Henry nin, dünyasının karmaşa ve heyecanla dolu olduğu 1940 lı yılları ve kendini Çin deki savaşa kaptırmış olan ve Henry nin Amerikalı gibi yetişmesini isteyen babasını hatırlamasına sebep olur.