Akl-ı Sorh (Kırmızı Akıl) risalesi hicri altıncı yüzyılda yaşamış meşhur arif ve filozoflardan Şeyh Şehabeddin Ebu'l-Futuh Yahya bin Habeş bin Emirek Sûhreverdî'nin (H. 545-587 - M. 1150-1191) kaleme aldığı İslam sonrası çeşitli edebiyatlarda da tahakkuk etmiş temsili tasavvufi-felsefi hikayeciliğin bir örneğidir.
Sühreverdi insanın yazısının bu aleme atılmakla başladığını söyler. O hep bir yokluk ülkesinden bahsetmiştir. İşte bu düşüncelerin yansıdığı bir hikayedir Kırmızı Akıl.
İbni Sina'nın Hayy bin Yekzan ve Gurbetu'l-Garibe'sinde de anlatılan tarihi varoluşun bir hikayesidir, Kırmızı Akıl.
Sühreverdi, İbni Sina'nın bitirdiğini sandığı yerden yeniden başlatır bu varoluşu Kırmızı Akıl'da.
Akl-ı Sorh (Kırmızı Akıl) risalesi hicri altıncı yüzyılda yaşamış meşhur arif ve filozoflardan Şeyh Şehabeddin Ebu'l-Futuh Yahya bin Habeş bin Emirek Sûhreverdî'nin (H. 545-587 - M. 1150-1191) kaleme aldığı İslam sonrası çeşitli edebiyatlarda da tahakkuk etmiş temsili tasavvufi-felsefi hikayeciliğin bir örneğidir.
Sühreverdi insanın yazısının bu aleme atılmakla başladığını söyler. O hep bir yokluk ülkesinden bahsetmiştir. İşte bu düşüncelerin yansıdığı bir hikayedir Kırmızı Akıl.
İbni Sina'nın Hayy bin Yekzan ve Gurbetu'l-Garibe'sinde de anlatılan tarihi varoluşun bir hikayesidir, Kırmızı Akıl.
Sühreverdi, İbni Sina'nın bitirdiğini sandığı yerden yeniden başlatır bu varoluşu Kırmızı Akıl'da.