1949 doğumlu araştırmacı Melih Molo, Bu çalışmada, Balkan Türklüğü'nün 19.uncu ve 20.nci yüzyıldaki yok edilme sürecini neden-sonuç ilişkisi, olaylar ve birebir şahitlerin hatıralarından yararlanarak aktarıyor.
Kırmızı Gülün Alı Var'da,
- 20. yüzyıla yaklaşırken Balkanlarda yaşanan gelişmeler,
- Srebrenitza katliamının iç yüzü,
- Çekoslovakya'nın dağılma sürecinin Balkan Türklerine etkileri
- Dönemin büyük devletlerinin güttüğü dış siyasetin arka planı
- Balkan Türklüğü'nün yok edilme sürecini hazırlayan şartlar
- Dönemi yaşamış gerçek kişilerin tanıklıkları'nı bulacaksınız
Selanik'ten Türklerle dolu İngiliz gemileri hareket etti. İçindeki yolcular ne olup bittiğini iyi fark etmemiş, uyuşmuş gibiydiler. Aslında 600 yıllık bir tarih sona erdiriliyordu. İhanete uğramış, düşmana satılmıştılar. İnsanlığa bunu hak edecek hangi kötülüğü yapmışlardı? Halatlar çözüldü. Şehir, arkadaki dağlar ve tepeler giderek küçüldü ve gözden kayboldu. Meşrutiyet ilanında kutlamalar yapmışlar, demokrasi aşığı Türkleri Avrupalıların bağırlarına basacağını safça düşünmüşler, hürriyet geldi, kızıl sultandan kurtulduk diye ne kadar da sevinmişlerdi. Nerede hata yaptıklarını anlayamadan geminin arkasındaki İngiliz bayrağının ardındaki güzel kıyıya şaşkın, ümitsiz ve çaresiz gözlerle bakıyorlardı. Tarih denilen yargıç hangi vicdan muhasebesi ile kendileri hakkında bu kararı alabilmişti? Dedeleri atla ve gururla gelmişlerdi. Onlar İngiliz gemileriyle ezik ve buruk döndüler.
Sular yavaş, yavaş yükseldi. Mezarlıktaki gelincikler hafifçe titredi ve köy suların derinliklerine gömüldü. Sanki derinlerden sesler duyuldu. At kişnemesine, kılıç şakırtısına veya ezan sesine benziyordu. Sesler kesildi. Her şey Tanrının rahmeti suyla sarıldı. Derin ve sonsuz bir sessizliğe gömülerek yok olmak. İşte,Türk'ün yazgısı.
Bir avuç çirkin insanın sıcak yataklarında uyudukları bir gecede, uzakta binlerce güzel insan soğuk karanlık çukurlara dolduruldu. Üzerleri kara toprakla örtüldü.
1949 doğumlu araştırmacı Melih Molo, Bu çalışmada, Balkan Türklüğü'nün 19.uncu ve 20.nci yüzyıldaki yok edilme sürecini neden-sonuç ilişkisi, olaylar ve birebir şahitlerin hatıralarından yararlanarak aktarıyor.
Kırmızı Gülün Alı Var'da,
- 20. yüzyıla yaklaşırken Balkanlarda yaşanan gelişmeler,
- Srebrenitza katliamının iç yüzü,
- Çekoslovakya'nın dağılma sürecinin Balkan Türklerine etkileri
- Dönemin büyük devletlerinin güttüğü dış siyasetin arka planı
- Balkan Türklüğü'nün yok edilme sürecini hazırlayan şartlar
- Dönemi yaşamış gerçek kişilerin tanıklıkları'nı bulacaksınız
Selanik'ten Türklerle dolu İngiliz gemileri hareket etti. İçindeki yolcular ne olup bittiğini iyi fark etmemiş, uyuşmuş gibiydiler. Aslında 600 yıllık bir tarih sona erdiriliyordu. İhanete uğramış, düşmana satılmıştılar. İnsanlığa bunu hak edecek hangi kötülüğü yapmışlardı? Halatlar çözüldü. Şehir, arkadaki dağlar ve tepeler giderek küçüldü ve gözden kayboldu. Meşrutiyet ilanında kutlamalar yapmışlar, demokrasi aşığı Türkleri Avrupalıların bağırlarına basacağını safça düşünmüşler, hürriyet geldi, kızıl sultandan kurtulduk diye ne kadar da sevinmişlerdi. Nerede hata yaptıklarını anlayamadan geminin arkasındaki İngiliz bayrağının ardındaki güzel kıyıya şaşkın, ümitsiz ve çaresiz gözlerle bakıyorlardı. Tarih denilen yargıç hangi vicdan muhasebesi ile kendileri hakkında bu kararı alabilmişti? Dedeleri atla ve gururla gelmişlerdi. Onlar İngiliz gemileriyle ezik ve buruk döndüler.
Sular yavaş, yavaş yükseldi. Mezarlıktaki gelincikler hafifçe titredi ve köy suların derinliklerine gömüldü. Sanki derinlerden sesler duyuldu. At kişnemesine, kılıç şakırtısına veya ezan sesine benziyordu. Sesler kesildi. Her şey Tanrının rahmeti suyla sarıldı. Derin ve sonsuz bir sessizliğe gömülerek yok olmak. İşte,Türk'ün yazgısı.
Bir avuç çirkin insanın sıcak yataklarında uyudukları bir gecede, uzakta binlerce güzel insan soğuk karanlık çukurlara dolduruldu. Üzerleri kara toprakla örtüldü.