Kırmızı Kedi 10'lu Klasik Set 1

Stok Kodu:
3990000018820
Boyut:
12.50x18.50
Sayfa Sayısı:
1839
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2020
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
%20 indirimli
133,01
106,41
3990000018820
690828
Kırmızı Kedi 10'lu Klasik Set 1
Kırmızı Kedi 10'lu Klasik Set 1
106.41

Altın Gözlü Kız

Onüçlerin Romanı üçlemesinin son halkası. Balzac, 1834'te, görece kısa, tok anlatılar kaleme aldığı bir evrede yazdığı Altın Gözlü Kız'da, arşınlanmadık düzlem, karışlanmadık toprak bırakmayan bitimsiz açıklamalara karşın izah edilemez kalanı; sezginin ağır bastığı rasgele seçimler, esprisiz ve “beyinsiz” tutkular üzerinden insanın gizemli, mistik yanını yoklarken, aynı zamanda topyekûn bir şehrin, “çehre değil maske” dediği o oyunbozan yüzünün tülünü aralıyor.

Baskerville'lerin Köpeği

“Bugüne kadar ilgilendiğim beş yüz önemli vaka içinde, bu kadar derine ineni var mı, emin değilim. Ama elimizde birkaç ipucu var ve muhtemelen bunlardan biri olmazsa diğeri bizi gerçeğe götürecek,” diyor Sherlock Holmes.

Sir Arthur Conan Doyle'un Baskerville'lerin Köpeği adlı eseri ilk olarak Ağustos 1901 - Nisan 1902 tarihleri arasında The Strand dergisinde tefrika edilmişti. Umberto Eco'nun Gülün Adı'nda gerek eşkâli gerekse muhakeme yeteneğiyle Holmes'u andıran unutulmaz başkahraman Baskerville'li William ile gönderme yaptığı bu başyapıt, ani ve şiddetli korku yüzünden ölümle sonuçlanan kalp krizi vakalarını tanımlayan “Baskerville etkisi” terimiyle tıp literatürüne girmiş durumda.

İngiltere'de, Dartmoor'dayız. Soylu Charles Baskerville'in ani ölümüyle tekrar canlanan bir lanetli aile efsanesiyle tanışıyoruz. 1742 tarihli bir elyazmasıyla başlayıp Watson'ın olay mahallinden yazdığı raporlarla örülüp gelişen öykü, ürkütücü atmosferiyle, dehşet saçan vahşi bir tazı, ıssız bir bozkır, aman vermez bir bataklık ve kasvetli bir köşk ortamı içinde gizemini son ana kadar koruyor.

Kıskançlık

Yirminci yüzyıl Rus edebiyatının en önemli eserlerinden biri sayılan Kıskançlık'ta, dönemin Sovyet düzeninin metaforu yaratılmış, Sovyet Rusya'nın ilk yıllarındaki çarpışan değerlerinin ileriye dönük bir portresi çizilmiştir. Oleşa'nın dışavurumcu üslupla yazdığı ve toplumsal gerçekçilik ekolünden oldukça farklı duran bu romanı Nabokov ve Bulgakov'un yapıtlarıyla karşılaştırılmıştır. Sıradan insanın içini kemiren kıskançlık duygusunu somutlaştıran Kavalyerov, sistemin çarkları arasında kendi yaratıcılığına özgürlük tanınmadığını düşünen İvan Babiçev, sistemin ta kendisini temsil eden Andrey Babiçev gibi unutulmaz karakterleriyle, Kıskançlık, usta işi bir üslupla işlenmiş, müthiş bir ironiyle bezenmiş, insan psikolojisinin derinlerine inerken toplumsal taşlamaya da yer veren bir eser.

“Üstün ve zamanı aşan, neredeyse bir film kadar görsel bir şölen.”

- The New York Times

“Modernizm deneyi ve Dostoyevski'yi andıran bir mazoşizmin birleşimi...”

- Times Literary Supplement

Görünmez Adam

Bir kış günü, sert bir havada, tepeden tırnağa sımsıkı giyinmiş bir yabancı, uzak bir İngiliz kasabasına varır. Kaldığı handa, bilimsel deneyler yaptığını söyleyerek kendini odasına kilitleyen yabancı, tuhaf hareketleriyle şüpheleri üstüne çeker. Kasabalıların giderek artan merakı ve baskısı, yabancının sırrını ortaya çıkaracak ve ölümcül bir korku sürecinin başlamasına sebep olacaktır.

H. G. Wells, Görünmez Adam'da fantezilerini bilimsel ilerlemelere ilişkin büyük bir öngörüyle kaleme alırken, bu ilerlemelerin insan ve toplum hayatını nasıl etkileyeceğine de odaklanmıştır. Biliminsanının dünyadaki yerini sorgularken, insani yönünü kaybeden bir bilimin tehlikelerine işaret etmiştir.

Bu grotesk macera, anti-kahramanının yaşadığı psikolojik değişimlerle, hikâye boyunca hiç düşmeyen gerilimiyle, yazıldığı günden bu yana hiç eskimedi ve bilimkurgu klasikleri içinde hak ettiği yeri aldı.

Yaz Bitince

18 yaşındaki Charity, kendisini himayesine alan avukat Royall'ın evinde yaşamaktadır. Genç kız, küçük bir köyde, köyün tozlu ve bakımsız kütüphanesinde çalışır ve büyük kentlerin hayaliyle, sıkıcı bir yaşam sürer. Charity'nin birbirinden farksız geçen günleri, köye genç, kültürlü ve yakışıklı bir adamın gelmesiyle birlikte ansızın değişir. Mimar Lucius Harney, eski, ilginç yapılar hakkında araştırma yapmak üzere geldiği bu küçük köyde ve civarında dolaşırken Charity de ona gönüllü rehberlik eder. Genç adamın büyüsüne kapılan Charity'nin gözü ondan başkasını görmez, hatta bütün köyü şaşırtan çılgınlıklara bile girişir. Lucius'la Charity'nin ilişkisi ilerleyip genç kızı umarsız sorunlarla karşı karşıya bırakınca, Charity'nin kabullenmekte zorlandığı tuhaf çözüm önerisi Bay Royall'dan gelir. Keyif Evi'nin yazarı Edith Wharton'un bu küçük romanı, 1900'lerin başında, kapalı bir ortamda yaşayan asi ruhlu bir genç kızın cinselliği keşfetmesini anlatırken, o döneme özgü, sık rastlanan toplumsal baskıları da naif bir aşk çerçevesinde ustalıkla dile getiriyor.

“Bir an Charity ona dehşete benzer bir duyguyla baktı, sanki genç adam tanıdık niteliklere sahip bir yabancıydı, sonra bakışlarını kaydırdı, yerde yarı yarıya giysi dolu, açık bir valiz duruyordu. Genç adamın oradan ayrılmak için hazırlandığı belliydi, büyük olasılıkla kendisini görmeden gidecekti. Nedeni ne olursa olsun bu kararın Harney'i fazlasıyla rahatsız ettiğini görüyordu; onun planını değiştirmesinin Bay Royall'ın el altından yaptığı bir müdahale sonucu olduğunu hemen anladı.”

Tembellik Hakkı

Damadı olduğu Marx'tan ve Proudhon'dan etkilenmiş sıradışı Fransız Marksisti Paul Lafargue'ın zamana meydan okuyan manifesto niteliğindeki metni “Tembellik Hakkı”, kapitalizmin vahşi çalışma koşullarına olduğu kadar, çalışmaya övgüler düzen 20. yüzyılın Marksist klişelerine de erkenden savaş açmış bir eserdir. Bu kısa ve özlü metin, bir aylaklık övgüsünden ziyade, egemen liberal amentünün beyinleri istilasına karşı bir uyarıdır.

Tarihsel bakımdan son derece zengin bu klasik metin, 19. yüzyılın kolektif zihin yapılarını analiz eden toplumsal, ekonomik ve entelektüel bir monografi sunarken, içinde bulunduğumuz 21. yüzyılda da güncelliğini korumayı başarmaktadır.

Genç Werther'in Acıları

En büyük aşk romanlarından ve romantik ekolün en seçkin kitaplarından biri olan Genç Werther'in Acıları için Goethe, “Parmaklarımın ucunda yanarak beni sıkıntıya sokan bireysel, çok yakın ilişkilerdi, bunlar beni sonunda Werther'i ortaya çıkaran ruh durumuna soktu. Yaşamış, sevmiş ve çok acı çekmiştim,” der.

Yüksel Pazarkaya'nın çevirisiyle sunduğumuz Genç Werther'in Acıları, henüz 25 yaşındaki Goethe'ye, Almancanın ve Almanya'nın sınırları ötesinde ün kazandırmıştır. Kitabın gençler üzerindeki etkisi “Werther Salgını” diye isimlendirilen bir fenomen haline gelmiş, gençlerin intihar etmeye başlaması skandallara sebep olmuştur.

Bireysel özgürleşme ve aydınlanma sürecinin romanı olan Werther, günümüze dek etkisinden ve öneminden hiçbir şey yitirmemiştir.

Dr. Jekyll ve Mr. Hyde'ın Tuhaf Hikayesi

Dr. Jekyll ve Mr. Hyde, insan varoluşundaki tezat yönlerin hissedilmeye başlandığı, ancak toplumun katı ahlaki kalıplarının birini yücelttiği, ötekini iğrenç ve suçlu kıldığı bir dönemde, çift yönlülük üzerine yazılmış, modern bir mit haline gelmiş bir hikâyenin kahramanıdır.

19. yüzyılın sonlarına doğru, edebiyatla uğraşanların neredeyse doktorlardan daha fazla farkına vardığı benliğin çetrefil yanlarına dair bu klasik Stevenson metni, defalarca aslına sadık olarak ya da çeşitlemeleriyle filme de aktarılmış, karakterinin çift yönlülüğü ezoterik hallerden eşcinselliğe, cinai hallerden esrikliğe kadar farklı biçimlerde yorumlanmıştır.

Keyif Evi

1890'larda, New York'un geleneklere ve göreneklere sıkı sıkıya bağlı yüksek tabakasında, içinde bulunduğu kesimin zenginlik ve modaya verdiği önem yüzünden, konumunu korumak ve iyi bir evlilik yapma fırsatı elde etmek için büyük bir borca giren Lily Bart'ın, yanlış kararları sonucu beklenmedik bir sona doğru sürüklenmesinde çevresinin acımasızlığı ve bencilliğinin büyük payı olacaktır.

Edith Wharton'un ilk önemli romanı ve Amerikan klasik romanlarının da temel taşlarından biri sayılan Keyif Evi, bir yandan ahlaki konularda rahatsızlık duymaktan yoksun bir dünyanın utanç verici bir yergisi, bir yandan da böyle bir dünyanın kadınlar üzerinde uyguladığı kısıtlamaların ve sınırlamaların sıkı bir eleştirisidir.

Katip Bartleby

Kâtip Bartleby, kendisine verilen görevleri yapmamayı tercih ettiğini söyleyerek çalışmanın sınırlarını pasif direnişle çizen bir öncü. İşini son derece kusursuz yapsa da günün birinde “çalışmamayı tercih eden” Bartleby, hukuk bürosunun sahibi avukatın ağzından anlatılıyor. Kafka'dan Albert Camus'ye kadar önemli yazarlara esin kaynağı olan Kâtip Bartleby, absürd edebiyatın öncülerinden ve Amerikan edebiyatının kült yapıtlarından.

Altın Gözlü Kız

Onüçlerin Romanı üçlemesinin son halkası. Balzac, 1834'te, görece kısa, tok anlatılar kaleme aldığı bir evrede yazdığı Altın Gözlü Kız'da, arşınlanmadık düzlem, karışlanmadık toprak bırakmayan bitimsiz açıklamalara karşın izah edilemez kalanı; sezginin ağır bastığı rasgele seçimler, esprisiz ve “beyinsiz” tutkular üzerinden insanın gizemli, mistik yanını yoklarken, aynı zamanda topyekûn bir şehrin, “çehre değil maske” dediği o oyunbozan yüzünün tülünü aralıyor.

Baskerville'lerin Köpeği

“Bugüne kadar ilgilendiğim beş yüz önemli vaka içinde, bu kadar derine ineni var mı, emin değilim. Ama elimizde birkaç ipucu var ve muhtemelen bunlardan biri olmazsa diğeri bizi gerçeğe götürecek,” diyor Sherlock Holmes.

Sir Arthur Conan Doyle'un Baskerville'lerin Köpeği adlı eseri ilk olarak Ağustos 1901 - Nisan 1902 tarihleri arasında The Strand dergisinde tefrika edilmişti. Umberto Eco'nun Gülün Adı'nda gerek eşkâli gerekse muhakeme yeteneğiyle Holmes'u andıran unutulmaz başkahraman Baskerville'li William ile gönderme yaptığı bu başyapıt, ani ve şiddetli korku yüzünden ölümle sonuçlanan kalp krizi vakalarını tanımlayan “Baskerville etkisi” terimiyle tıp literatürüne girmiş durumda.

İngiltere'de, Dartmoor'dayız. Soylu Charles Baskerville'in ani ölümüyle tekrar canlanan bir lanetli aile efsanesiyle tanışıyoruz. 1742 tarihli bir elyazmasıyla başlayıp Watson'ın olay mahallinden yazdığı raporlarla örülüp gelişen öykü, ürkütücü atmosferiyle, dehşet saçan vahşi bir tazı, ıssız bir bozkır, aman vermez bir bataklık ve kasvetli bir köşk ortamı içinde gizemini son ana kadar koruyor.

Kıskançlık

Yirminci yüzyıl Rus edebiyatının en önemli eserlerinden biri sayılan Kıskançlık'ta, dönemin Sovyet düzeninin metaforu yaratılmış, Sovyet Rusya'nın ilk yıllarındaki çarpışan değerlerinin ileriye dönük bir portresi çizilmiştir. Oleşa'nın dışavurumcu üslupla yazdığı ve toplumsal gerçekçilik ekolünden oldukça farklı duran bu romanı Nabokov ve Bulgakov'un yapıtlarıyla karşılaştırılmıştır. Sıradan insanın içini kemiren kıskançlık duygusunu somutlaştıran Kavalyerov, sistemin çarkları arasında kendi yaratıcılığına özgürlük tanınmadığını düşünen İvan Babiçev, sistemin ta kendisini temsil eden Andrey Babiçev gibi unutulmaz karakterleriyle, Kıskançlık, usta işi bir üslupla işlenmiş, müthiş bir ironiyle bezenmiş, insan psikolojisinin derinlerine inerken toplumsal taşlamaya da yer veren bir eser.

“Üstün ve zamanı aşan, neredeyse bir film kadar görsel bir şölen.”

- The New York Times

“Modernizm deneyi ve Dostoyevski'yi andıran bir mazoşizmin birleşimi...”

- Times Literary Supplement

Görünmez Adam

Bir kış günü, sert bir havada, tepeden tırnağa sımsıkı giyinmiş bir yabancı, uzak bir İngiliz kasabasına varır. Kaldığı handa, bilimsel deneyler yaptığını söyleyerek kendini odasına kilitleyen yabancı, tuhaf hareketleriyle şüpheleri üstüne çeker. Kasabalıların giderek artan merakı ve baskısı, yabancının sırrını ortaya çıkaracak ve ölümcül bir korku sürecinin başlamasına sebep olacaktır.

H. G. Wells, Görünmez Adam'da fantezilerini bilimsel ilerlemelere ilişkin büyük bir öngörüyle kaleme alırken, bu ilerlemelerin insan ve toplum hayatını nasıl etkileyeceğine de odaklanmıştır. Biliminsanının dünyadaki yerini sorgularken, insani yönünü kaybeden bir bilimin tehlikelerine işaret etmiştir.

Bu grotesk macera, anti-kahramanının yaşadığı psikolojik değişimlerle, hikâye boyunca hiç düşmeyen gerilimiyle, yazıldığı günden bu yana hiç eskimedi ve bilimkurgu klasikleri içinde hak ettiği yeri aldı.

Yaz Bitince

18 yaşındaki Charity, kendisini himayesine alan avukat Royall'ın evinde yaşamaktadır. Genç kız, küçük bir köyde, köyün tozlu ve bakımsız kütüphanesinde çalışır ve büyük kentlerin hayaliyle, sıkıcı bir yaşam sürer. Charity'nin birbirinden farksız geçen günleri, köye genç, kültürlü ve yakışıklı bir adamın gelmesiyle birlikte ansızın değişir. Mimar Lucius Harney, eski, ilginç yapılar hakkında araştırma yapmak üzere geldiği bu küçük köyde ve civarında dolaşırken Charity de ona gönüllü rehberlik eder. Genç adamın büyüsüne kapılan Charity'nin gözü ondan başkasını görmez, hatta bütün köyü şaşırtan çılgınlıklara bile girişir. Lucius'la Charity'nin ilişkisi ilerleyip genç kızı umarsız sorunlarla karşı karşıya bırakınca, Charity'nin kabullenmekte zorlandığı tuhaf çözüm önerisi Bay Royall'dan gelir. Keyif Evi'nin yazarı Edith Wharton'un bu küçük romanı, 1900'lerin başında, kapalı bir ortamda yaşayan asi ruhlu bir genç kızın cinselliği keşfetmesini anlatırken, o döneme özgü, sık rastlanan toplumsal baskıları da naif bir aşk çerçevesinde ustalıkla dile getiriyor.

“Bir an Charity ona dehşete benzer bir duyguyla baktı, sanki genç adam tanıdık niteliklere sahip bir yabancıydı, sonra bakışlarını kaydırdı, yerde yarı yarıya giysi dolu, açık bir valiz duruyordu. Genç adamın oradan ayrılmak için hazırlandığı belliydi, büyük olasılıkla kendisini görmeden gidecekti. Nedeni ne olursa olsun bu kararın Harney'i fazlasıyla rahatsız ettiğini görüyordu; onun planını değiştirmesinin Bay Royall'ın el altından yaptığı bir müdahale sonucu olduğunu hemen anladı.”

Tembellik Hakkı

Damadı olduğu Marx'tan ve Proudhon'dan etkilenmiş sıradışı Fransız Marksisti Paul Lafargue'ın zamana meydan okuyan manifesto niteliğindeki metni “Tembellik Hakkı”, kapitalizmin vahşi çalışma koşullarına olduğu kadar, çalışmaya övgüler düzen 20. yüzyılın Marksist klişelerine de erkenden savaş açmış bir eserdir. Bu kısa ve özlü metin, bir aylaklık övgüsünden ziyade, egemen liberal amentünün beyinleri istilasına karşı bir uyarıdır.

Tarihsel bakımdan son derece zengin bu klasik metin, 19. yüzyılın kolektif zihin yapılarını analiz eden toplumsal, ekonomik ve entelektüel bir monografi sunarken, içinde bulunduğumuz 21. yüzyılda da güncelliğini korumayı başarmaktadır.

Genç Werther'in Acıları

En büyük aşk romanlarından ve romantik ekolün en seçkin kitaplarından biri olan Genç Werther'in Acıları için Goethe, “Parmaklarımın ucunda yanarak beni sıkıntıya sokan bireysel, çok yakın ilişkilerdi, bunlar beni sonunda Werther'i ortaya çıkaran ruh durumuna soktu. Yaşamış, sevmiş ve çok acı çekmiştim,” der.

Yüksel Pazarkaya'nın çevirisiyle sunduğumuz Genç Werther'in Acıları, henüz 25 yaşındaki Goethe'ye, Almancanın ve Almanya'nın sınırları ötesinde ün kazandırmıştır. Kitabın gençler üzerindeki etkisi “Werther Salgını” diye isimlendirilen bir fenomen haline gelmiş, gençlerin intihar etmeye başlaması skandallara sebep olmuştur.

Bireysel özgürleşme ve aydınlanma sürecinin romanı olan Werther, günümüze dek etkisinden ve öneminden hiçbir şey yitirmemiştir.

Dr. Jekyll ve Mr. Hyde'ın Tuhaf Hikayesi

Dr. Jekyll ve Mr. Hyde, insan varoluşundaki tezat yönlerin hissedilmeye başlandığı, ancak toplumun katı ahlaki kalıplarının birini yücelttiği, ötekini iğrenç ve suçlu kıldığı bir dönemde, çift yönlülük üzerine yazılmış, modern bir mit haline gelmiş bir hikâyenin kahramanıdır.

19. yüzyılın sonlarına doğru, edebiyatla uğraşanların neredeyse doktorlardan daha fazla farkına vardığı benliğin çetrefil yanlarına dair bu klasik Stevenson metni, defalarca aslına sadık olarak ya da çeşitlemeleriyle filme de aktarılmış, karakterinin çift yönlülüğü ezoterik hallerden eşcinselliğe, cinai hallerden esrikliğe kadar farklı biçimlerde yorumlanmıştır.

Keyif Evi

1890'larda, New York'un geleneklere ve göreneklere sıkı sıkıya bağlı yüksek tabakasında, içinde bulunduğu kesimin zenginlik ve modaya verdiği önem yüzünden, konumunu korumak ve iyi bir evlilik yapma fırsatı elde etmek için büyük bir borca giren Lily Bart'ın, yanlış kararları sonucu beklenmedik bir sona doğru sürüklenmesinde çevresinin acımasızlığı ve bencilliğinin büyük payı olacaktır.

Edith Wharton'un ilk önemli romanı ve Amerikan klasik romanlarının da temel taşlarından biri sayılan Keyif Evi, bir yandan ahlaki konularda rahatsızlık duymaktan yoksun bir dünyanın utanç verici bir yergisi, bir yandan da böyle bir dünyanın kadınlar üzerinde uyguladığı kısıtlamaların ve sınırlamaların sıkı bir eleştirisidir.

Katip Bartleby

Kâtip Bartleby, kendisine verilen görevleri yapmamayı tercih ettiğini söyleyerek çalışmanın sınırlarını pasif direnişle çizen bir öncü. İşini son derece kusursuz yapsa da günün birinde “çalışmamayı tercih eden” Bartleby, hukuk bürosunun sahibi avukatın ağzından anlatılıyor. Kafka'dan Albert Camus'ye kadar önemli yazarlara esin kaynağı olan Kâtip Bartleby, absürd edebiyatın öncülerinden ve Amerikan edebiyatının kült yapıtlarından.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat