“Kıskanmak… Seniha'nın yüreğinde ilk beliren, kendisiniilk duyuran ve hemen her gün daha fazla gelişip büyüyenhis bu olmuştu. Halit'le aralarında sekiz yaş vardı ve onukıskanmadığı bir zamanı hiç bilmiyordu. Hayatının en eski,en bulanık ve silik hatıraları arasında bile bu kıskançlık herşeye hükmeden bir yer tutuyordu. Hayal meyal hatırladığızamanlarda da herkes kendisinin kara kuru, Halit'in isebeyaz, sarı saçlı ve mavi gözlü olduklarına bakarak, ‘Bukız, o oğlan olmalıydı' demişler, hep ağabeyiniokşamışlardı.(…) Çirkinlerin sevilmemeye ve güzeller içinfeda edilmeye mahkûm bulunduklarını Seniha pek küçükyaşından itibaren bilmiş, anlamıştı.(…) Ağabeyinin çılgıneğlence saatlerinden sonra bitap uyumak üzere evinedöndüğü gecelerin ertesi günleri, Seniha onun kahvaltısınıhazırlayarak götürdükçe çok kere kendisini uyanmamışbulurdu. Ve bazen başucunda bir dakika durur, Halit'in yarıaçık kalmış dudaklarının ancak birkaç saat evvel verdiklerive aldıkları buseleri kinle, kıskançlıkla, hicapla, nefretlehem de ihtirasla düşünürdü. Ve yüz erkeğin kollarındageçmiş, erkeğin ve zevkin her çeşidini görmüş kadınlarıbelki çıldırtabilen bu erkek vücuduna karşı o kadınlarınduydukları ihtirasları ve bu erkek vücudundan aldıklarızevkleri düşüne düşüne, bunları düşünmek vaziyet vemecburiyetinde kala kala, Seniha'nın tahteşşurunda belkiçok karışık ve çok gizli buhranlar da olurdu..."
Sultan Hamid Düşerken romanıyla tanınan Nahid SırrıÖrik'in "kıskançlık" kavramı üzerine yazdığı ve (belkide) dünyada baş kahramanı “negatif” olan tek roman!
“Kıskanmak… Seniha'nın yüreğinde ilk beliren, kendisiniilk duyuran ve hemen her gün daha fazla gelişip büyüyenhis bu olmuştu. Halit'le aralarında sekiz yaş vardı ve onukıskanmadığı bir zamanı hiç bilmiyordu. Hayatının en eski,en bulanık ve silik hatıraları arasında bile bu kıskançlık herşeye hükmeden bir yer tutuyordu. Hayal meyal hatırladığızamanlarda da herkes kendisinin kara kuru, Halit'in isebeyaz, sarı saçlı ve mavi gözlü olduklarına bakarak, ‘Bukız, o oğlan olmalıydı' demişler, hep ağabeyiniokşamışlardı.(…) Çirkinlerin sevilmemeye ve güzeller içinfeda edilmeye mahkûm bulunduklarını Seniha pek küçükyaşından itibaren bilmiş, anlamıştı.(…) Ağabeyinin çılgıneğlence saatlerinden sonra bitap uyumak üzere evinedöndüğü gecelerin ertesi günleri, Seniha onun kahvaltısınıhazırlayarak götürdükçe çok kere kendisini uyanmamışbulurdu. Ve bazen başucunda bir dakika durur, Halit'in yarıaçık kalmış dudaklarının ancak birkaç saat evvel verdiklerive aldıkları buseleri kinle, kıskançlıkla, hicapla, nefretlehem de ihtirasla düşünürdü. Ve yüz erkeğin kollarındageçmiş, erkeğin ve zevkin her çeşidini görmüş kadınlarıbelki çıldırtabilen bu erkek vücuduna karşı o kadınlarınduydukları ihtirasları ve bu erkek vücudundan aldıklarızevkleri düşüne düşüne, bunları düşünmek vaziyet vemecburiyetinde kala kala, Seniha'nın tahteşşurunda belkiçok karışık ve çok gizli buhranlar da olurdu..."
Sultan Hamid Düşerken romanıyla tanınan Nahid SırrıÖrik'in "kıskançlık" kavramı üzerine yazdığı ve (belkide) dünyada baş kahramanı “negatif” olan tek roman!