Asrımız büyük bir çıkmazın içindedir. Asrımızın içinde bulunduğu çıkmazın sebebi ise sahih tevhidî inancın tahrif edilmesidir. Zira tevhid, iman etmiş bir ferdin tüm hareketlerine hükmeden, şahsın hayatına yön veren, söz ve fiillerinin doğru ya da yanlış olduğunu izhar ve ispat eden bir mihenktir.
Bu nedenle tevhidin ne olduğu ve nasıl kabul edilmesi gerektiği ne kadar önemliyse kimden öğrenildiği de bir o kadar önemlidir. Bu sebeple selef, “İlim dindir ve dininizi kimden aldığınıza dikkat edin” diyerek bizlere bu işin ehemmiyetini en veciz bir şekilde anlatmıştır.
Yine bu manada Nebi'nin (aleyhisselam) Abdullah b. Ömer'e (ra) şu tavsiyesi de önemlidir:
“Ey İbn Ömer! Dinine sahip ol, dinine sahip çık! O senin etindir, kemiğindir. Onu kimden öğrendiğine dikkat et; istikamet üzere olan kimselerden al, eğri büğrü olanlardan alma.
Bu yüzden herkesin akide kitabı yazması değil akide ile ilgili selef-i salihin tarafından yazılmış olan eserleri okuması, anlamaya çalışması ve bu dini onların referansı ile öğrenmesi gerekir.
İşte sözün burasında, kendisine ulaşıncaya kadar 400 yıl boyunca ilme, -hasseten hadis ilmine- hizmet etmiş olan bir ailenin müntesibi ve Ebû Nu'aym el-İsfahânî ile Hâkim en-Neysâbûrî gibi alimlerin hocası olan İbni Mende rahimehullah gibi bir alimin eseri kıymet kazanmaktadır.
Selefin eserlerinin kıymeti ise sadece onların kıymetli olması değil aynı zamanda insan aklını karıştıran kelami kavga ve tartışmalardan da uzak olmasıdır.
İbni Mende'de rahimehullah göreceksiniz ki kendisi büyük bir ilme ve birikime sahip olmasına rağmen bu kitapta konuşmaktan ve kelami tartışmalar ile aklı bulandırmak yerine okuyucu ile Kitap ve Sünnet arasında köprü kurmayı tercih etmiştir.
Asrımız büyük bir çıkmazın içindedir. Asrımızın içinde bulunduğu çıkmazın sebebi ise sahih tevhidî inancın tahrif edilmesidir. Zira tevhid, iman etmiş bir ferdin tüm hareketlerine hükmeden, şahsın hayatına yön veren, söz ve fiillerinin doğru ya da yanlış olduğunu izhar ve ispat eden bir mihenktir.
Bu nedenle tevhidin ne olduğu ve nasıl kabul edilmesi gerektiği ne kadar önemliyse kimden öğrenildiği de bir o kadar önemlidir. Bu sebeple selef, “İlim dindir ve dininizi kimden aldığınıza dikkat edin” diyerek bizlere bu işin ehemmiyetini en veciz bir şekilde anlatmıştır.
Yine bu manada Nebi'nin (aleyhisselam) Abdullah b. Ömer'e (ra) şu tavsiyesi de önemlidir:
“Ey İbn Ömer! Dinine sahip ol, dinine sahip çık! O senin etindir, kemiğindir. Onu kimden öğrendiğine dikkat et; istikamet üzere olan kimselerden al, eğri büğrü olanlardan alma.
Bu yüzden herkesin akide kitabı yazması değil akide ile ilgili selef-i salihin tarafından yazılmış olan eserleri okuması, anlamaya çalışması ve bu dini onların referansı ile öğrenmesi gerekir.
İşte sözün burasında, kendisine ulaşıncaya kadar 400 yıl boyunca ilme, -hasseten hadis ilmine- hizmet etmiş olan bir ailenin müntesibi ve Ebû Nu'aym el-İsfahânî ile Hâkim en-Neysâbûrî gibi alimlerin hocası olan İbni Mende rahimehullah gibi bir alimin eseri kıymet kazanmaktadır.
Selefin eserlerinin kıymeti ise sadece onların kıymetli olması değil aynı zamanda insan aklını karıştıran kelami kavga ve tartışmalardan da uzak olmasıdır.
İbni Mende'de rahimehullah göreceksiniz ki kendisi büyük bir ilme ve birikime sahip olmasına rağmen bu kitapta konuşmaktan ve kelami tartışmalar ile aklı bulandırmak yerine okuyucu ile Kitap ve Sünnet arasında köprü kurmayı tercih etmiştir.