İnsanın tanınması uğruna yapılan pek çok mümkün sınıflandırmaların bir kısmı ruhsal yapısıyla ilgiliyken bir kısmı da fizikî yapısıyla ilgilidir. Ancak bu iki yapının neticede birbirinin tamamlayıcıları oldukları bilinmektedir. İnsanı tanımakta hiçbir zaman yeterli olmamakla birlikte geleneksel bilimleri de tanımak ve bir sapkınlığa düşmeden, onların birikimlerinden de yararlanmak elbette yararlı olacaktır.
işte edebiyatımızda da örnekleri bulunan Kıyafet-nameler bu anlamda, insanın dış görünüşünden ve bazı özelliklerinden hareket ederek kişilik ve ahlakıyla ilgili bir karar vermeyi amaç edinen bilim kolu çerçevesinde yazılan eselerdir.
Bir İbni Sina öğrencisi olan büyük Türk düşünürü Yusuf Has Hacib de söz konusu bilimden yararlanmış ve insanla ilgili yargısını şu şekilde ifade etmiştir:
Kimin yüzü ve dış görünüşü güzel ise, dışı gibi, onun içi de güzel olur.
(Arka Kapak)
İnsanın tanınması uğruna yapılan pek çok mümkün sınıflandırmaların bir kısmı ruhsal yapısıyla ilgiliyken bir kısmı da fizikî yapısıyla ilgilidir. Ancak bu iki yapının neticede birbirinin tamamlayıcıları oldukları bilinmektedir. İnsanı tanımakta hiçbir zaman yeterli olmamakla birlikte geleneksel bilimleri de tanımak ve bir sapkınlığa düşmeden, onların birikimlerinden de yararlanmak elbette yararlı olacaktır.
işte edebiyatımızda da örnekleri bulunan Kıyafet-nameler bu anlamda, insanın dış görünüşünden ve bazı özelliklerinden hareket ederek kişilik ve ahlakıyla ilgili bir karar vermeyi amaç edinen bilim kolu çerçevesinde yazılan eselerdir.
Bir İbni Sina öğrencisi olan büyük Türk düşünürü Yusuf Has Hacib de söz konusu bilimden yararlanmış ve insanla ilgili yargısını şu şekilde ifade etmiştir:
Kimin yüzü ve dış görünüşü güzel ise, dışı gibi, onun içi de güzel olur.
(Arka Kapak)