İbrahim uzun zaman bu sararmış ölü yüzüne baktı. Murad'ın dudaklarında bir katre şarap gibi bir damla kan birikmiş, gözleri esmer çürükler içinde derinleşmişti.
Sultan İbrahim, Osmanlı İmparatorluğu tarihinde yeni bir devir açmaya gidiyordu.
Beyaz tenli ve kumral saçlı dilberler; ak gerdanlı, püskürme benli afetler; sarışın, esmer, buğday renkli güzeller, bin bir cilve ve işveyle İbrahim'i gaşyediyorlardı. Fakat heyhat...
İşte Kızlarağası Sünbül Ağa misilsiz bir Gürcü dilberi olan Zafire'yi padişaha takdim etmek üzere satın almıştı. Lakin kız zannıyla alınan bu cariye, biraz sonra, bir erkek çocuk dünyaya getirdi.
Kızlarağası yavrucuğu evlat edindi. Zarif ve nükteci İstanbul halkı da, çocuğa derhal bir ad koydu: Kızlarağasının Piçi!
Bu kitapta tarihten çıkarılmış küçük küçük sahneler ve portreler bulacaksınız. Reşad Ekrem Koçu'nun deyişiyle modeller hakiki, şahıslar uydurma değil.
İbrahim uzun zaman bu sararmış ölü yüzüne baktı. Murad'ın dudaklarında bir katre şarap gibi bir damla kan birikmiş, gözleri esmer çürükler içinde derinleşmişti.
Sultan İbrahim, Osmanlı İmparatorluğu tarihinde yeni bir devir açmaya gidiyordu.
Beyaz tenli ve kumral saçlı dilberler; ak gerdanlı, püskürme benli afetler; sarışın, esmer, buğday renkli güzeller, bin bir cilve ve işveyle İbrahim'i gaşyediyorlardı. Fakat heyhat...
İşte Kızlarağası Sünbül Ağa misilsiz bir Gürcü dilberi olan Zafire'yi padişaha takdim etmek üzere satın almıştı. Lakin kız zannıyla alınan bu cariye, biraz sonra, bir erkek çocuk dünyaya getirdi.
Kızlarağası yavrucuğu evlat edindi. Zarif ve nükteci İstanbul halkı da, çocuğa derhal bir ad koydu: Kızlarağasının Piçi!
Bu kitapta tarihten çıkarılmış küçük küçük sahneler ve portreler bulacaksınız. Reşad Ekrem Koçu'nun deyişiyle modeller hakiki, şahıslar uydurma değil.