Günümüzde, psikoloji insanların giderek artan oranda ilgisini çeken bilim dallarından biri haline gelmiştir. Denilebilir ki 20 yüzyılın başlarına kadar süren coğrafi keşiflerin yarattığı heyecan, yüzyılın ortalarından sonra insanı keşfetmek konusuna kaymaya başlamıştır. Ülkemizde de psikoloji konusuna ilginin arttığı gözlenmektedir. Birçok üniversitede psikoloji bölümleri arka arkaya açılmaktadır. Psikoloji gençlerin en fazla tercih ettiği bölümlerden biridir. Örneğin üniversitelerdeki psikoloji bölümlerinin sayısı 1999 yılında sadece 10 iken 2018 yılında 79 olmuştur. Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezinin bildirdiğine göre öğrenci sayısı da 2018 yılında 7200 olmuştur. Psikoloji biliminin geniş kitleler tarafından tercih edilen bir bilimsel alan olması kuşkusuz sevindiricidir; ancak bunun gerçekten bilimsel bilgi dağarcığını geliştirmeye yönelik saf bir istek ve karar mı olduğu yoksa hem bilim alanlarının işe yararlılığının hem de güncel algısının bir yansıması mı olduğu karışık görünmektedir. Aynı soru işareti coğrafyayı anlamaktan insanı anlamaya giden meraklı yolda oluşan büyük bilgi birikiminin edinilmesi sürecinde de durmaktadır.
Psikoloji biliminin bir alt alanı olan klinik psikolojiye olan ilgi ve talep aslında psikolojiye olan talep ve ilginin ana itici etmenidir. Klinik psikolojiye olan talepteki artışın birden çok nedeni vardır. Bunlardan ilki insanların zihnindeki psikoloji imgelemi çok büyük bir oranda klinik psikoloji ile örtüşmektedir. Gerçeği yansıtmıyor olmasına rağmen insanlar psikoloji bilimi deyince klinik psikolojiyi anlamaktadır. İkinci neden ise büyük toplanma alanları olan büyük şehirlerde insanların mekânda birbirlerine çok yakınlaşmış olmalarına rağmen psikolojik olarak birbirlerinden bir o kadar uzaklaşmış olmalarıdır. Başka bir deyişle insan hem kendine hem de diğerlerine yabancılaşmıştır. Söz konusu yabancılaşma hem kendini hem de diğerlerini anlama gereksinmesini doğurmuştur. Üçüncü bir etkenin ise katlanarak artan bilgi, haber, iletişim ve ilişki sağanağı altında kalan günümüz insanın, aynı anda bunları hazmetmeye çalışması ama daha önceki yol göstericiler olan geleneksel davranış ve ilişki biçimlerinin azalması veya tam tersi dayatılması sonucu, hem kendisini hem de diğerlerini anlama ihtiyacı olduğu söylenebilir.
Karmaşıklaşan toplumsal doku ve değişen üretim ilişkileri içerisinde psikolojik hizmetlere olan talepte ciddi bir artış olmuştur. Söz konusu talep genel olarak klinik psikologların sunduğu hizmetler olarak karşımıza çıkmaktadır. Yalnız bu psikolojinin diğer alt alanlarının sunduğu hizmetlerin azımsanması anlamına gelmemektedir. Burada klinik psikolojinin ürettiği hizmetlerin temelini temel bilim alanlarında üretilen bilgi birikimlerinin uygulamaya dönüştürülmesi olduğunun akıldan çıkarılmaması gerektiğinin altı çizilmelidir.
Bir bilim ve uygulama alanı olarak klinik psikoloji hem diğer alanlar gibi insan hakkında çoğu zaman işlevsel olmayan, duygusal ve insanlararası ilişkilerde sorunlar yaratan davranışları, duyguları ve bilişsel süreçler hakkında bilgi üretir hem de üretilen bilgileri insanın sorunlarının çözümlenmesine ve esenliğinin arttırılmasına yönelik uygulamaya-hizmete dönüştürür. Temel olarak da klinik psikologların ürettiği hizmetler değerlendirme ve psikolojik destek hizmetleri olarak karşımıza çıkar. Değerlendirme insanın veya grupların yaşadığı sıkıntıların belirlenmesi ve tanılanması ile sıkıntıların belirleyicilerinin neler olduğunun ortaya çıkarılmasını içeren ve psikoloji biliminin ortaya koyduğu yöntem ve araçların kullanılmasını içeren bir dizi karmaşık etkinliği kapsamaktadır. Psikolojik girişimler ise gerek birey gerekse grup düzeyinde insan esenliğini azaltan koşul veya durumların çözümlenmesi ve ortadan kaldırılmasına yönelik psikoterapi ve önleme etkinliklerini içerir.
Ülkemizde genelde psikoloji özelde de klinik psikoloji eğitimine olan talepteki artış psikoloji alanında nitelikli ve ülkemizdeki uygulamaları da kapsayacak ders kitaplarının hazırlanmasını gerekli kılmıştır. Elinizdeki bu kitap böyle bir gereksinmeyi hisseden öğretim üyelerinin bir araya gelerek oluşturduğu bir sonuçtur. Klinik psikolojinin hem evrensel hem de Türkiye'deki durumunu ele alan bu kitabın klinik psikoloji derslerinde ve konuya ilgi duyan meslektaşlarımıza yararlı olacağı kanısındayız.
Kitapta klinik psikoloji alanında önemli olan “İnsanı Anlamak ve Gelişim”, “Klinik Psikolojinin Gelişimi, Etik İlkeler ve Araştırmalar”, “Klinik Psikolojide Değerlendirme”, “Klinik Psikolojide Psikoterapi”, “Klinik Psikoloji ile Kesişen Alanlar”, “Yaşam Dönemleri Boyunca Klinik Psikoloji”, “Klinik Psikolojide Kültürel Konular” ve “Türkiye'de Klinik Psikoloji: Durum ve Öngörüler” bölümleri yer almaktadır. Kitap hazırlanırken her konunun içerisinden Türkiye'de mevcut durum da aktarılmaya çalışılmıştır. Böylece kitabın hem evrensel hem de ülkemizde üretilen bilgi ve uygulamaları kapsamasına gayret edilmiştir.
Günümüzde, psikoloji insanların giderek artan oranda ilgisini çeken bilim dallarından biri haline gelmiştir. Denilebilir ki 20 yüzyılın başlarına kadar süren coğrafi keşiflerin yarattığı heyecan, yüzyılın ortalarından sonra insanı keşfetmek konusuna kaymaya başlamıştır. Ülkemizde de psikoloji konusuna ilginin arttığı gözlenmektedir. Birçok üniversitede psikoloji bölümleri arka arkaya açılmaktadır. Psikoloji gençlerin en fazla tercih ettiği bölümlerden biridir. Örneğin üniversitelerdeki psikoloji bölümlerinin sayısı 1999 yılında sadece 10 iken 2018 yılında 79 olmuştur. Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezinin bildirdiğine göre öğrenci sayısı da 2018 yılında 7200 olmuştur. Psikoloji biliminin geniş kitleler tarafından tercih edilen bir bilimsel alan olması kuşkusuz sevindiricidir; ancak bunun gerçekten bilimsel bilgi dağarcığını geliştirmeye yönelik saf bir istek ve karar mı olduğu yoksa hem bilim alanlarının işe yararlılığının hem de güncel algısının bir yansıması mı olduğu karışık görünmektedir. Aynı soru işareti coğrafyayı anlamaktan insanı anlamaya giden meraklı yolda oluşan büyük bilgi birikiminin edinilmesi sürecinde de durmaktadır.
Psikoloji biliminin bir alt alanı olan klinik psikolojiye olan ilgi ve talep aslında psikolojiye olan talep ve ilginin ana itici etmenidir. Klinik psikolojiye olan talepteki artışın birden çok nedeni vardır. Bunlardan ilki insanların zihnindeki psikoloji imgelemi çok büyük bir oranda klinik psikoloji ile örtüşmektedir. Gerçeği yansıtmıyor olmasına rağmen insanlar psikoloji bilimi deyince klinik psikolojiyi anlamaktadır. İkinci neden ise büyük toplanma alanları olan büyük şehirlerde insanların mekânda birbirlerine çok yakınlaşmış olmalarına rağmen psikolojik olarak birbirlerinden bir o kadar uzaklaşmış olmalarıdır. Başka bir deyişle insan hem kendine hem de diğerlerine yabancılaşmıştır. Söz konusu yabancılaşma hem kendini hem de diğerlerini anlama gereksinmesini doğurmuştur. Üçüncü bir etkenin ise katlanarak artan bilgi, haber, iletişim ve ilişki sağanağı altında kalan günümüz insanın, aynı anda bunları hazmetmeye çalışması ama daha önceki yol göstericiler olan geleneksel davranış ve ilişki biçimlerinin azalması veya tam tersi dayatılması sonucu, hem kendisini hem de diğerlerini anlama ihtiyacı olduğu söylenebilir.
Karmaşıklaşan toplumsal doku ve değişen üretim ilişkileri içerisinde psikolojik hizmetlere olan talepte ciddi bir artış olmuştur. Söz konusu talep genel olarak klinik psikologların sunduğu hizmetler olarak karşımıza çıkmaktadır. Yalnız bu psikolojinin diğer alt alanlarının sunduğu hizmetlerin azımsanması anlamına gelmemektedir. Burada klinik psikolojinin ürettiği hizmetlerin temelini temel bilim alanlarında üretilen bilgi birikimlerinin uygulamaya dönüştürülmesi olduğunun akıldan çıkarılmaması gerektiğinin altı çizilmelidir.
Bir bilim ve uygulama alanı olarak klinik psikoloji hem diğer alanlar gibi insan hakkında çoğu zaman işlevsel olmayan, duygusal ve insanlararası ilişkilerde sorunlar yaratan davranışları, duyguları ve bilişsel süreçler hakkında bilgi üretir hem de üretilen bilgileri insanın sorunlarının çözümlenmesine ve esenliğinin arttırılmasına yönelik uygulamaya-hizmete dönüştürür. Temel olarak da klinik psikologların ürettiği hizmetler değerlendirme ve psikolojik destek hizmetleri olarak karşımıza çıkar. Değerlendirme insanın veya grupların yaşadığı sıkıntıların belirlenmesi ve tanılanması ile sıkıntıların belirleyicilerinin neler olduğunun ortaya çıkarılmasını içeren ve psikoloji biliminin ortaya koyduğu yöntem ve araçların kullanılmasını içeren bir dizi karmaşık etkinliği kapsamaktadır. Psikolojik girişimler ise gerek birey gerekse grup düzeyinde insan esenliğini azaltan koşul veya durumların çözümlenmesi ve ortadan kaldırılmasına yönelik psikoterapi ve önleme etkinliklerini içerir.
Ülkemizde genelde psikoloji özelde de klinik psikoloji eğitimine olan talepteki artış psikoloji alanında nitelikli ve ülkemizdeki uygulamaları da kapsayacak ders kitaplarının hazırlanmasını gerekli kılmıştır. Elinizdeki bu kitap böyle bir gereksinmeyi hisseden öğretim üyelerinin bir araya gelerek oluşturduğu bir sonuçtur. Klinik psikolojinin hem evrensel hem de Türkiye'deki durumunu ele alan bu kitabın klinik psikoloji derslerinde ve konuya ilgi duyan meslektaşlarımıza yararlı olacağı kanısındayız.
Kitapta klinik psikoloji alanında önemli olan “İnsanı Anlamak ve Gelişim”, “Klinik Psikolojinin Gelişimi, Etik İlkeler ve Araştırmalar”, “Klinik Psikolojide Değerlendirme”, “Klinik Psikolojide Psikoterapi”, “Klinik Psikoloji ile Kesişen Alanlar”, “Yaşam Dönemleri Boyunca Klinik Psikoloji”, “Klinik Psikolojide Kültürel Konular” ve “Türkiye'de Klinik Psikoloji: Durum ve Öngörüler” bölümleri yer almaktadır. Kitap hazırlanırken her konunun içerisinden Türkiye'de mevcut durum da aktarılmaya çalışılmıştır. Böylece kitabın hem evrensel hem de ülkemizde üretilen bilgi ve uygulamaları kapsamasına gayret edilmiştir.