"...Koçak, Türk insanının en güçlü, en sevecen, en yaratıcı yanının adı; her insanın içinde bir Koçak var, bizim ise sayısız Koçak'ımız var. Ben bunlardan birini ele aldım, roman yaptım, hem de büyük bir zevkle..."
Koçak, gözlerini yitiren bir genç çocuğun gözü oluyor, yaşam sevinci ve karanlığını aydınlatan ışığı oluyor.
Türk romanına zaman ve mekân kavramının kullanılması açısından yeni olanaklar sunan Kutlu, trajikomik bir dünyada yaşadığımızın güzel bir kanıtı olan bu romanla gerçek ile kurgunun nasıl ustaca kullanıldığını da bizlere gösteriyor.
"...Koçak, Türk insanının en güçlü, en sevecen, en yaratıcı yanının adı; her insanın içinde bir Koçak var, bizim ise sayısız Koçak'ımız var. Ben bunlardan birini ele aldım, roman yaptım, hem de büyük bir zevkle..."
Koçak, gözlerini yitiren bir genç çocuğun gözü oluyor, yaşam sevinci ve karanlığını aydınlatan ışığı oluyor.
Türk romanına zaman ve mekân kavramının kullanılması açısından yeni olanaklar sunan Kutlu, trajikomik bir dünyada yaşadığımızın güzel bir kanıtı olan bu romanla gerçek ile kurgunun nasıl ustaca kullanıldığını da bizlere gösteriyor.