Kör Ayna, XX. yüzyıl Almanca edebiyatın değerli yazarlarından Avusturyalı Joseph Roth'un tüm öykülerini okurlarıyla buluşturuyor.
Roth, 1916 ile 1936 yılları arasında kaleme aldığı on sekiz öyküyle farklı yolculuklara çıkarır okurunu. Birinci Dünya Savaşı'nın ve Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nun dağılmasının ardından gelişen yeni dünya düzeninde bocalayan insanların yaşantılarına doğru yapılan bu yolculukların mekânları ve izlekleri birbirinden farklıdır.
Roth'un öykü kişilerinin peşinden kentin lüks caddelerine, yoksul mahallelerine, köprü altlarına, bazen taşraya, bazen de açık denizlere sürükleniriz. "Vatan" olarak bildikleri coğrafyaları yok olunca artık maziye gömülmüş bir düzeni, beyhude çabalarla canlandırmaya çalışan yersizyurtsuzlaşmışların; "modern" kent yaşamında ve taşrada oradan oraya savrulanların; kendilerini, içinde soluk al(ama)dıkları dünyadan kurtaracak bir umuda sıkıca tutunan fakat her seferinde yazgılarına yenik düşenlerin yaşantılarına tanıklık ederiz.
Roth'un keskin bir gözlem yeteneğiyle kaleme aldığı öyküleri, ba- şat tınının yalnızlık olduğu hüzünlü bir ezgi gibidir. Bu hüznün eşlikçisi ise kimi zaman ince bir alay kimi zaman da sevecen bir mizahtır. Anlatılanlar, farklı bir döneme ve coğrafyaya aittir; fakat öykülenen, insan ruhuna hiç de yabancı olmayan "tutunamama" nın farklı veçheleridir. Tam da bu nedenle Kör Ayna, pek çok değerli edebiyat yapıtı gibi evrenselliğini korur.
Kör Ayna, XX. yüzyıl Almanca edebiyatın değerli yazarlarından Avusturyalı Joseph Roth'un tüm öykülerini okurlarıyla buluşturuyor.
Roth, 1916 ile 1936 yılları arasında kaleme aldığı on sekiz öyküyle farklı yolculuklara çıkarır okurunu. Birinci Dünya Savaşı'nın ve Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nun dağılmasının ardından gelişen yeni dünya düzeninde bocalayan insanların yaşantılarına doğru yapılan bu yolculukların mekânları ve izlekleri birbirinden farklıdır.
Roth'un öykü kişilerinin peşinden kentin lüks caddelerine, yoksul mahallelerine, köprü altlarına, bazen taşraya, bazen de açık denizlere sürükleniriz. "Vatan" olarak bildikleri coğrafyaları yok olunca artık maziye gömülmüş bir düzeni, beyhude çabalarla canlandırmaya çalışan yersizyurtsuzlaşmışların; "modern" kent yaşamında ve taşrada oradan oraya savrulanların; kendilerini, içinde soluk al(ama)dıkları dünyadan kurtaracak bir umuda sıkıca tutunan fakat her seferinde yazgılarına yenik düşenlerin yaşantılarına tanıklık ederiz.
Roth'un keskin bir gözlem yeteneğiyle kaleme aldığı öyküleri, ba- şat tınının yalnızlık olduğu hüzünlü bir ezgi gibidir. Bu hüznün eşlikçisi ise kimi zaman ince bir alay kimi zaman da sevecen bir mizahtır. Anlatılanlar, farklı bir döneme ve coğrafyaya aittir; fakat öykülenen, insan ruhuna hiç de yabancı olmayan "tutunamama" nın farklı veçheleridir. Tam da bu nedenle Kör Ayna, pek çok değerli edebiyat yapıtı gibi evrenselliğini korur.