Irene Wagner, şehrin önde gelen zengin avukatlarından birinin eşi. Tam bir burjuva hayatı sürdürdüğü lüks içindeki eğlenceli yaşamı, gün gelir Irene'i tatmin etmez olur. Tehlikeli ve yasak olanın cazibesine kapılarak, genç bir piyanistle bir ilişkiye başlar. Ne ki, bir süre sonra piyanistin sevgilisi onu yakalar ve yaptığı şantaj ve manevi işkencenin şiddetini her geçen gün arttırır. Olanları kocasının öğrenme korkusu, her şeyini kaybetme endişesi Irene Wagner'i öyle bir etkisi altına alır ki, ruhu adeta bir mengeneye hapsolur… Dünya edebiyatının en önemli yazarlarından biri olan Stefan Zweig, kitabın şaşırtıcı sonuna dek gerilimi diri tutuyor.
“Kocası fark ettirmeden Irene'e yaklaştı. Parmaklarının çıplak kolunu okşadığını hissetti ve gözlerinde garip bir ışık vardı. Şu an o sağlam vücuduna doğru atılıp, ona sıkı sıkı sarılıp her şeyi itiraf etmek için bir arzu duydu içinde; acı çektiğine şahit olduğu bu anda ona sarılıp kendisini affetmeden bırakmamak için. Ama yanan lambanın donuk ışığı yüzünü aydınlatıyor ve utanıyordu. Konuşmaya korkuyordu.”
Irene Wagner, şehrin önde gelen zengin avukatlarından birinin eşi. Tam bir burjuva hayatı sürdürdüğü lüks içindeki eğlenceli yaşamı, gün gelir Irene'i tatmin etmez olur. Tehlikeli ve yasak olanın cazibesine kapılarak, genç bir piyanistle bir ilişkiye başlar. Ne ki, bir süre sonra piyanistin sevgilisi onu yakalar ve yaptığı şantaj ve manevi işkencenin şiddetini her geçen gün arttırır. Olanları kocasının öğrenme korkusu, her şeyini kaybetme endişesi Irene Wagner'i öyle bir etkisi altına alır ki, ruhu adeta bir mengeneye hapsolur… Dünya edebiyatının en önemli yazarlarından biri olan Stefan Zweig, kitabın şaşırtıcı sonuna dek gerilimi diri tutuyor.
“Kocası fark ettirmeden Irene'e yaklaştı. Parmaklarının çıplak kolunu okşadığını hissetti ve gözlerinde garip bir ışık vardı. Şu an o sağlam vücuduna doğru atılıp, ona sıkı sıkı sarılıp her şeyi itiraf etmek için bir arzu duydu içinde; acı çektiğine şahit olduğu bu anda ona sarılıp kendisini affetmeden bırakmamak için. Ama yanan lambanın donuk ışığı yüzünü aydınlatıyor ve utanıyordu. Konuşmaya korkuyordu.”