“Korku cezadan daha berbattır, çünkü ceza bellidir, ağır veya hafif; bilinmeyene, sınırlandırılmışa kıyasla ceza, daha az ürkütür. Cezasının ne olduğunu anlayınca kız rahatladı. Ağlaması seni şaşırtmasın: Gözyaşları şimdi dışarıya akıyor, daha önce içeride birikip kalmıştır. İçerdeki gözyaşları dışarı akandan daha fenadır.”
Zweig bu kısa romanında korkunun haritasını çiziyor, bir duygunun insan doğasındaki resmini tüm incelikleriyle ortaya koyuyor. Burjuvan olmanın tüm imkanlarını doyasıya kullandığı hayatından sıkılan İrene'nin tek bir hatası onu yeni bir duyguyla tanıştırmaya yetmişti, korku içinde yaşamaya...
“Korku cezadan daha berbattır, çünkü ceza bellidir, ağır veya hafif; bilinmeyene, sınırlandırılmışa kıyasla ceza, daha az ürkütür. Cezasının ne olduğunu anlayınca kız rahatladı. Ağlaması seni şaşırtmasın: Gözyaşları şimdi dışarıya akıyor, daha önce içeride birikip kalmıştır. İçerdeki gözyaşları dışarı akandan daha fenadır.”
Zweig bu kısa romanında korkunun haritasını çiziyor, bir duygunun insan doğasındaki resmini tüm incelikleriyle ortaya koyuyor. Burjuvan olmanın tüm imkanlarını doyasıya kullandığı hayatından sıkılan İrene'nin tek bir hatası onu yeni bir duyguyla tanıştırmaya yetmişti, korku içinde yaşamaya...