Ceza yargılamasının en önemli amacı maddi hakikâtin ortaya çıkarılmasıdır. Suç soruşturması veya kovuşturması sırasında, şüpheli veya sanığın kaçmasının önlenmesi, delillerin karartılmasının önüne geçilmesi ve yargılama sonucunda verilen hükmün infaz edilebilmesini sağlamak amacıyla, bazı tedbirler uygulanmaktadır. Ceza yargılamasında uygulanan bu tedbirlere koruma tedbirleri denilmektedir. Koruma tedbirleri, var olan durumu tespit etmeye veya korumaya yönelik alınan hukuksal önlemlerdir.
Sanık veya şüphelinin, suçu işleyip işlemediğinin henüz belli olmadığı bir aşamada uygulanan koruma tedbirleri, kişi hak ve özgürlüklerine önemli sınırlamalar getirmektedir. Gerçekten yakalama ve tutuklama tedbiri ile özgürlüğe, elkoyma tedbiri ile mülkiyet hakkına, arama tedbiri ile konut dokunulmazlığına müdahale edilmektedir. Bu nedenle koruma tedbirlerine başvurma koşullarının hukuk devleti ilkesine ve insan haklarına uygun olarak ele alınıp özenle sınırlarının çizilmesi gerekir.
Bu çerçevede, haksız veya hukuka aykırı olarak yakalanan veya tutuklananlara tazminat ödenmesi konusu kapsamlı olarak ilk defa 466 sayılı Kanun Dışı Yakalanan veya Tutuklananlara Tazminat Verilmesi Hakkında Kanun ile düzenlenmiştir. Ancak 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanunun 18. maddesi ile 07.05.1964 gün ve 466 sayılı Kanun Dışı Yakalanan ve Tutuklanan Kimselere Tazminat verilmesi hakkındaki Kanun yürürlükten kaldırılmış ve 5271 sayılı CMK'nın yedinci bölümünde, Koruma Tedbirleri Nedeniyle Tazminat ana başlığı altında, 141 ile 144. maddelerinde, tazminat isteme koşulları ve sonuçları yeniden ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Ayrıca 5320 sayılı Kanunun 6. maddesinde, Ceza Muhakemesi Kanununun 141 ile 144. madde hükümlerinin 1 Haziran 2005 tarihinden itibaren yapılan işlemler hakkında uygulanacağı ve bu tarihten önceki işlemler hakkında ise, 466 sayılı Kanun Dışı Yakalanan veya Tutuklanan Kimselere Tazminat Verilmesi Hakkında Kanun hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı belirtilmiştir.
Kitapta, haksız ya da hukuka aykırı uygulanan koruma tedbirlerinden doğan zararların giderilmesi ile ilgili genel bir çerçeve çizildikten sonra, ortaya çıkan zararların, Yargıtay kararları ışığında nasıl giderilebileceği incelenerek açıklanmaya çalışılmıştır.
Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davalarını inceleyen bu kitap, dört bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde, genel bilgiler, tazminat nedenleri, başvuru süresi, yargılama usulü ve karar içeriği, tazminata konu zarar ve niteliği, tazminat isteyemeyecek kişiler ve tazminatın geri alınması; ikinci bölümde, 466 sayılı Kanun Dışı Yakalanan veya Tutuklanan Kimselere Tazminat Verilmesi Hakkında Kanun hükümlerinin incelenmesi; üçüncü bölümde, örnek kararlar ve tutanaklar ve son olarak dördüncü bölümde, ilgili mevzuata yer verilmiştir.
İncelenen konuların hemen altına ilgili Yargıtay kararları eklenmiş, kararlar seçilirken konularına göre tasnif edilerek, özellikle son yıllara ilişkin olanlara öncelik tanınmış ve uygulamada kararlılık gösteren, güncelliğini kaybetmeyen, açıklayıcı, yol ve yöntem gösteren kararlar tercih edilmiştir.
Öte yandan, konuyla ilgili bu güne kadar fazla bir yayın bulunmamakla birlikte, bu çalışma, bilimsellik, kusursuzluk ve noksansızlık iddialarından uzak olarak kaleme alınmıştır. Ayrıca alanındaki boşluğu dolduracağı da iddia edilmemiştir. Bu çalışmayla sadece karşılaşılan güçlüklere işaret edilmek ve katkı sağlamak amaçlanmıştır.
Ceza yargılamasının en önemli amacı maddi hakikâtin ortaya çıkarılmasıdır. Suç soruşturması veya kovuşturması sırasında, şüpheli veya sanığın kaçmasının önlenmesi, delillerin karartılmasının önüne geçilmesi ve yargılama sonucunda verilen hükmün infaz edilebilmesini sağlamak amacıyla, bazı tedbirler uygulanmaktadır. Ceza yargılamasında uygulanan bu tedbirlere koruma tedbirleri denilmektedir. Koruma tedbirleri, var olan durumu tespit etmeye veya korumaya yönelik alınan hukuksal önlemlerdir.
Sanık veya şüphelinin, suçu işleyip işlemediğinin henüz belli olmadığı bir aşamada uygulanan koruma tedbirleri, kişi hak ve özgürlüklerine önemli sınırlamalar getirmektedir. Gerçekten yakalama ve tutuklama tedbiri ile özgürlüğe, elkoyma tedbiri ile mülkiyet hakkına, arama tedbiri ile konut dokunulmazlığına müdahale edilmektedir. Bu nedenle koruma tedbirlerine başvurma koşullarının hukuk devleti ilkesine ve insan haklarına uygun olarak ele alınıp özenle sınırlarının çizilmesi gerekir.
Bu çerçevede, haksız veya hukuka aykırı olarak yakalanan veya tutuklananlara tazminat ödenmesi konusu kapsamlı olarak ilk defa 466 sayılı Kanun Dışı Yakalanan veya Tutuklananlara Tazminat Verilmesi Hakkında Kanun ile düzenlenmiştir. Ancak 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanunun 18. maddesi ile 07.05.1964 gün ve 466 sayılı Kanun Dışı Yakalanan ve Tutuklanan Kimselere Tazminat verilmesi hakkındaki Kanun yürürlükten kaldırılmış ve 5271 sayılı CMK'nın yedinci bölümünde, Koruma Tedbirleri Nedeniyle Tazminat ana başlığı altında, 141 ile 144. maddelerinde, tazminat isteme koşulları ve sonuçları yeniden ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Ayrıca 5320 sayılı Kanunun 6. maddesinde, Ceza Muhakemesi Kanununun 141 ile 144. madde hükümlerinin 1 Haziran 2005 tarihinden itibaren yapılan işlemler hakkında uygulanacağı ve bu tarihten önceki işlemler hakkında ise, 466 sayılı Kanun Dışı Yakalanan veya Tutuklanan Kimselere Tazminat Verilmesi Hakkında Kanun hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı belirtilmiştir.
Kitapta, haksız ya da hukuka aykırı uygulanan koruma tedbirlerinden doğan zararların giderilmesi ile ilgili genel bir çerçeve çizildikten sonra, ortaya çıkan zararların, Yargıtay kararları ışığında nasıl giderilebileceği incelenerek açıklanmaya çalışılmıştır.
Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davalarını inceleyen bu kitap, dört bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde, genel bilgiler, tazminat nedenleri, başvuru süresi, yargılama usulü ve karar içeriği, tazminata konu zarar ve niteliği, tazminat isteyemeyecek kişiler ve tazminatın geri alınması; ikinci bölümde, 466 sayılı Kanun Dışı Yakalanan veya Tutuklanan Kimselere Tazminat Verilmesi Hakkında Kanun hükümlerinin incelenmesi; üçüncü bölümde, örnek kararlar ve tutanaklar ve son olarak dördüncü bölümde, ilgili mevzuata yer verilmiştir.
İncelenen konuların hemen altına ilgili Yargıtay kararları eklenmiş, kararlar seçilirken konularına göre tasnif edilerek, özellikle son yıllara ilişkin olanlara öncelik tanınmış ve uygulamada kararlılık gösteren, güncelliğini kaybetmeyen, açıklayıcı, yol ve yöntem gösteren kararlar tercih edilmiştir.
Öte yandan, konuyla ilgili bu güne kadar fazla bir yayın bulunmamakla birlikte, bu çalışma, bilimsellik, kusursuzluk ve noksansızlık iddialarından uzak olarak kaleme alınmıştır. Ayrıca alanındaki boşluğu dolduracağı da iddia edilmemiştir. Bu çalışmayla sadece karşılaşılan güçlüklere işaret edilmek ve katkı sağlamak amaçlanmıştır.