“Sultan 4. Murad, küçük yaşına rağmen yönünü çizmiş ve uzun zamandan beri gelişen haksızlıklara bir son vermeyi ve devleti düzene koymayı amaç edinmişti kendisine.
Onun görevi sadece padişahlık değildi. O Osmanlı Devleti'nin Sultanı olduğu kadar aynı zamanda Halifesiydi de. Peygamber'in gösterdiği yolda devleti idare etme, mevcut dini koruma ve şeriat hükümlerine uyma görevi de onundu. İslam ümmetinin başkanıydı o artık.
Dedesi Yavuz Sultan Selim ilk halife olarak anıldığından şimdi Murad dokuzuncu halife olarak Osmanlı tahtına oturmuş bulunmaktaydı. Halifelikle ilgili işleri için onun adına Şeyhülislâm ve hünkar imamlarına yetki verirken devlet işlerinde kendisine yardımcı olması için de annesi Mahpeyker Kösem Sultan'ı da saltanat naibesi tayin etmişti. 10 Eylül sabahı Kösem güne bir başka güzellikte uyanmıştı. Artık o bir padişah anasıydı daha doğ rusunu söylemek gerekirse padişah oydu. Sadece Yusufi Sarık onun değil oğlunun başındaydı...”
“Sultan 4. Murad, küçük yaşına rağmen yönünü çizmiş ve uzun zamandan beri gelişen haksızlıklara bir son vermeyi ve devleti düzene koymayı amaç edinmişti kendisine.
Onun görevi sadece padişahlık değildi. O Osmanlı Devleti'nin Sultanı olduğu kadar aynı zamanda Halifesiydi de. Peygamber'in gösterdiği yolda devleti idare etme, mevcut dini koruma ve şeriat hükümlerine uyma görevi de onundu. İslam ümmetinin başkanıydı o artık.
Dedesi Yavuz Sultan Selim ilk halife olarak anıldığından şimdi Murad dokuzuncu halife olarak Osmanlı tahtına oturmuş bulunmaktaydı. Halifelikle ilgili işleri için onun adına Şeyhülislâm ve hünkar imamlarına yetki verirken devlet işlerinde kendisine yardımcı olması için de annesi Mahpeyker Kösem Sultan'ı da saltanat naibesi tayin etmişti. 10 Eylül sabahı Kösem güne bir başka güzellikte uyanmıştı. Artık o bir padişah anasıydı daha doğ rusunu söylemek gerekirse padişah oydu. Sadece Yusufi Sarık onun değil oğlunun başındaydı...”