“Kötülük, aşağılık kompleksidir. Gördüğüm türün varlığı evrenin diyalektiğine katkı sunmuyordu.” diyen yazar Berlin'de bir kasiyerin gözünde üç yıl izlediği insanların korkunç değişimini ve nasıl canavarlaşabileceğini anlatıyor. Kitap insan ırkının yarattığı dehşeti gösteren bir tabloya benzemekte ve kasiyerin kötülüğe amansız karşı koyuşlarını cesur bir şekilde aktarmaktadır... İnsanlığın çıldırma çağının başladığını haber veren bir baş yapıt...
“Teizm ve teodisenin kötülükleri masumlaştırma çabası bana hiç inandırıcı gelmiyordu.”
“Adalbert Caddesindeki canavarların ‘Kötülük benim iyiliğim ol!' diye haykıran Şeytan veya Jean Paul Sartre'in Şeytan ve Tanrı oyununda ‘Ben kötülüğü kötülük için yapıyorum', diye itirafta bulunan Goetz'den farkları yoktu. Cadde de herkesin bir tanrısı vardı ve herkes kendi tanrısından canavar olmayı diliyordu... dahi varlık denen insan türünün ‘kendilik bilinci'ne ihanet etmesinin tipik örnekleriydiler... Cadde çürüme, tükenmişlik ve hiçliğin başkentine dönüşmüştü. Buranın sahibi hem herkes, hem de hiç kimseydi. Sosyal ve siyasi hiyararşiyi besleyen rütbelerin hükmü geçmiyordu. Bir cehennemdi burası. Ne barış, ne güven, ne asayiş, ne de demokrasi vardı. Herkes birbirine benziyor ve aniden hiçleşiyorlardı. Hayatın yörüngesinden çıkmış ve bu kaygan zeminde kendi elleriyle kendilerini parçalıyorlardı.”
“Göçmen Arapların çalma sapkınlığı ve ölümcül şiddeti geçmişten gelen tatminsiz bir geleneğin sonucuydu, bir salgındı. Kötülüğün tarihini yeniden yazmaya çalışan bu Arapların masumlaştırmak istedikleri kötülüğün her şekli vardı. Teolojik bütün terimler çatışarak rasyonel gerçekliğin neredeyse kendisine dönüşecek kötülüğün her gece farklı bir biçimini önüme koyardı.”
“Adalbert Caddesinde hızla büyüyen kötülük çağın rasyonel düşünüşünün gizli kalması istenen bir problemiydi.”
“Edebiyatta kötülüğün bilinen ismi Georges Bataille benim gördüklerimi görseydi, caddenin ortasında, “Kötülük bir gün her şeye hakim olacak, demiştim.” diye bağırır ve gördüğü kötülüğün kitabını yazardı.”
“Zeki Nurçin bu son romanında , “Avrupa'dan İnsan Manzaraları” sunuyor okurlara. Berlin'de çalışan bir kasiyerin gözünden kötülüğün yeni tarihini yüzlere dürüst tokatlar halinde çarpıyor. Sade, dolambaçsız ve hakiki bir dille yapıyor bunu. “Hülasa, kötülüğün devasa gövdesi daha “iyi” anlatılamazdı.
Aytaç Ars
“Kötülük, aşağılık kompleksidir. Gördüğüm türün varlığı evrenin diyalektiğine katkı sunmuyordu.” diyen yazar Berlin'de bir kasiyerin gözünde üç yıl izlediği insanların korkunç değişimini ve nasıl canavarlaşabileceğini anlatıyor. Kitap insan ırkının yarattığı dehşeti gösteren bir tabloya benzemekte ve kasiyerin kötülüğe amansız karşı koyuşlarını cesur bir şekilde aktarmaktadır... İnsanlığın çıldırma çağının başladığını haber veren bir baş yapıt...
“Teizm ve teodisenin kötülükleri masumlaştırma çabası bana hiç inandırıcı gelmiyordu.”
“Adalbert Caddesindeki canavarların ‘Kötülük benim iyiliğim ol!' diye haykıran Şeytan veya Jean Paul Sartre'in Şeytan ve Tanrı oyununda ‘Ben kötülüğü kötülük için yapıyorum', diye itirafta bulunan Goetz'den farkları yoktu. Cadde de herkesin bir tanrısı vardı ve herkes kendi tanrısından canavar olmayı diliyordu... dahi varlık denen insan türünün ‘kendilik bilinci'ne ihanet etmesinin tipik örnekleriydiler... Cadde çürüme, tükenmişlik ve hiçliğin başkentine dönüşmüştü. Buranın sahibi hem herkes, hem de hiç kimseydi. Sosyal ve siyasi hiyararşiyi besleyen rütbelerin hükmü geçmiyordu. Bir cehennemdi burası. Ne barış, ne güven, ne asayiş, ne de demokrasi vardı. Herkes birbirine benziyor ve aniden hiçleşiyorlardı. Hayatın yörüngesinden çıkmış ve bu kaygan zeminde kendi elleriyle kendilerini parçalıyorlardı.”
“Göçmen Arapların çalma sapkınlığı ve ölümcül şiddeti geçmişten gelen tatminsiz bir geleneğin sonucuydu, bir salgındı. Kötülüğün tarihini yeniden yazmaya çalışan bu Arapların masumlaştırmak istedikleri kötülüğün her şekli vardı. Teolojik bütün terimler çatışarak rasyonel gerçekliğin neredeyse kendisine dönüşecek kötülüğün her gece farklı bir biçimini önüme koyardı.”
“Adalbert Caddesinde hızla büyüyen kötülük çağın rasyonel düşünüşünün gizli kalması istenen bir problemiydi.”
“Edebiyatta kötülüğün bilinen ismi Georges Bataille benim gördüklerimi görseydi, caddenin ortasında, “Kötülük bir gün her şeye hakim olacak, demiştim.” diye bağırır ve gördüğü kötülüğün kitabını yazardı.”
“Zeki Nurçin bu son romanında , “Avrupa'dan İnsan Manzaraları” sunuyor okurlara. Berlin'de çalışan bir kasiyerin gözünden kötülüğün yeni tarihini yüzlere dürüst tokatlar halinde çarpıyor. Sade, dolambaçsız ve hakiki bir dille yapıyor bunu. “Hülasa, kötülüğün devasa gövdesi daha “iyi” anlatılamazdı.
Aytaç Ars