Atatürk'ün Kurtuluş Savaşı kazanıldıktan sonra “Asıl savaşımız yeni başlıyor” diyerek cehalete karşı başlattığı savaş, Cumhuriyet'in eğitim felsefesinin özünü oluşturdu. Yaparak, yaşayarak öğrenme modeli” olarak özetlenen özgün bir eğitim sisteminin uygulandığı Köy Enstitüleri, öğrencilerin emekleri ile inşa edildi. Enstitülerde karma eğitim uygulanıyordu. Köylerden gelen öğrenciler mezun olduktan sonra köylere dönerek eğitim verecekleri için pek çok alanda donanımlı olmak zorundaydı.
Köy Enstitüleri, 1935 yılında hazırlıklarına başlanılıp 1937'de ilk kez denenmiş ama yasal olarak 1940 yılında hayata geçirilmiş bir sistemdir. Savaştan çıkan bir halk, köylerde okul sayısının azlığı, köye hizmet götürmenin zorluğu gibi faktörler bu girişime ön ayak olmuştur. Köylünün dilinden anlayacak bir aydın kesime ihtiyaç vardır, bu da ancak köylünün kendi içinden aydın bir kesim oluşturmakla mümkün olacaktır. Sistemin kuramcısı hem de kurucusu olan İsmail Hakkı Tonguç Eğitim Bakanı Saffet Arıkan tarafından göreve getirilen ve bir sonraki bakan, Hasan Ali Yücel tarafından da desteklenen Tonguç'a göre, köyler içten canlandırılmalıdır. Bu sistem kurulmuş, ülkenin dört bir yanında aktifleştirilmiş, köylerin kalkındırılması noktasında da önemli adım olmuştur. Köy Enstitüleri aydınlar tarafından halk için kurulmuştur Enstitüler; öğrencilerin yönetime katıldığı, üretimden gelen gücünün farkında olduğu, eleştirel bilince sahip, bilime inanan gençlerin yetiştirildikleri; demokratik, laik, çağdaş eğitim kurumlarıdır. Ayrıca vazgeçilmez temel alanlarından birisi de güzel sanatlardır. Fakir Baykurt, Talip Apaydın, Mahmut Makal, Ümit Kaftancıoğlu, Mehmet Başaran, Pakize Türkoğlu, Ali Dündar, Hürrem Arman ve Dursun Akçam gibi isimlerin eğitim aldığı enstitülerde Aşık Veysel, Ruhi Su, Cüneyt Gökçer hocalık yapmıştır.
Atatürk'ün Kurtuluş Savaşı kazanıldıktan sonra “Asıl savaşımız yeni başlıyor” diyerek cehalete karşı başlattığı savaş, Cumhuriyet'in eğitim felsefesinin özünü oluşturdu. Yaparak, yaşayarak öğrenme modeli” olarak özetlenen özgün bir eğitim sisteminin uygulandığı Köy Enstitüleri, öğrencilerin emekleri ile inşa edildi. Enstitülerde karma eğitim uygulanıyordu. Köylerden gelen öğrenciler mezun olduktan sonra köylere dönerek eğitim verecekleri için pek çok alanda donanımlı olmak zorundaydı.
Köy Enstitüleri, 1935 yılında hazırlıklarına başlanılıp 1937'de ilk kez denenmiş ama yasal olarak 1940 yılında hayata geçirilmiş bir sistemdir. Savaştan çıkan bir halk, köylerde okul sayısının azlığı, köye hizmet götürmenin zorluğu gibi faktörler bu girişime ön ayak olmuştur. Köylünün dilinden anlayacak bir aydın kesime ihtiyaç vardır, bu da ancak köylünün kendi içinden aydın bir kesim oluşturmakla mümkün olacaktır. Sistemin kuramcısı hem de kurucusu olan İsmail Hakkı Tonguç Eğitim Bakanı Saffet Arıkan tarafından göreve getirilen ve bir sonraki bakan, Hasan Ali Yücel tarafından da desteklenen Tonguç'a göre, köyler içten canlandırılmalıdır. Bu sistem kurulmuş, ülkenin dört bir yanında aktifleştirilmiş, köylerin kalkındırılması noktasında da önemli adım olmuştur. Köy Enstitüleri aydınlar tarafından halk için kurulmuştur Enstitüler; öğrencilerin yönetime katıldığı, üretimden gelen gücünün farkında olduğu, eleştirel bilince sahip, bilime inanan gençlerin yetiştirildikleri; demokratik, laik, çağdaş eğitim kurumlarıdır. Ayrıca vazgeçilmez temel alanlarından birisi de güzel sanatlardır. Fakir Baykurt, Talip Apaydın, Mahmut Makal, Ümit Kaftancıoğlu, Mehmet Başaran, Pakize Türkoğlu, Ali Dündar, Hürrem Arman ve Dursun Akçam gibi isimlerin eğitim aldığı enstitülerde Aşık Veysel, Ruhi Su, Cüneyt Gökçer hocalık yapmıştır.