Köy Enstitüleri 17 Nisan 1940'ta kuruldular ama 1946'dan başlayarak, kapatıldıkları 1954 yılına değin kapanış sürecine sokuldular. Demek ki onların dillere destan kimlikleri 6 yıl süren kısacık bir zaman diliminde oluşturuldu. Üstelik bu yıllar; faşizmin dünyayı kasıp kavurduğu, Türkiye'de tek partili, milli şefli dönemin yaşandığı, “Türkçü-Turancı akımların altın çağı” diye tanımlandığı yıllardı.
Öyleyse bu kurumlar; Milli Şef İnönü'nün desteğinde kurulmuşlar ve yine onun siyasal erkin doruğundaki varlığında 6 yıl yaşamışlardı ama çok partili yaşama geçildiğinde siyasal erkte yine CHP ve İnönü varken, daha da geliştirilmeleri olasılığı ortadan kaldırılmak üzere kapanış sürecine sokulmuşlardı.
Yazara göre salt Türkiye'de değil, dünyada bile yepyeni bir gerçeklik olarak yaratılan bu ilginç kurumların olmazsa olmazı iki kişiden biri Hasan-Ali Yücel, öteki de İsmail Hakkı Tonguç'tur. Onların insancı (hümanist), savaşımcı varlıkları ve bilime dayalı öngörüleri iledir ki Köy Enstitüleri, Cumhuriyet'ten 20 yıl sonra bile kağnılarla, kara sabanlarla sürüp gelen kırsal yaşamı; ekonomik, toplumsal, siyasal yönleriyle kentsel yaşama dönüştürmek üzere kurulmuşlardı.
Onlar yoksul ve orta halli köylülerin çocuklarını; düşünsel, ruhsal, bedensel varlıklarıyla bir bütün olarak kavrayıp eğitbilimin gerekleri uyarınca yetiştirdiler. Bu köy çocuklarının; çalıştıkları yörelerde, yurt ve dünya düzeylerinde yürüttükleri savaşımların, Türkiye'nin toplumsal ve siyasal tarihinde silinmez izleri vardır. Elinizdeki her iki kitap; bu savaşımların doğası gereği Köy Enstitüleri ekseninde, bu kurumların öncesini ve sonrasını kapsayan yaklaşık yüz yıllık Türkiye tarihine de yer yer uzanıyor.
Köy Enstitüleri 17 Nisan 1940'ta kuruldular ama 1946'dan başlayarak, kapatıldıkları 1954 yılına değin kapanış sürecine sokuldular. Demek ki onların dillere destan kimlikleri 6 yıl süren kısacık bir zaman diliminde oluşturuldu. Üstelik bu yıllar; faşizmin dünyayı kasıp kavurduğu, Türkiye'de tek partili, milli şefli dönemin yaşandığı, “Türkçü-Turancı akımların altın çağı” diye tanımlandığı yıllardı.
Öyleyse bu kurumlar; Milli Şef İnönü'nün desteğinde kurulmuşlar ve yine onun siyasal erkin doruğundaki varlığında 6 yıl yaşamışlardı ama çok partili yaşama geçildiğinde siyasal erkte yine CHP ve İnönü varken, daha da geliştirilmeleri olasılığı ortadan kaldırılmak üzere kapanış sürecine sokulmuşlardı.
Yazara göre salt Türkiye'de değil, dünyada bile yepyeni bir gerçeklik olarak yaratılan bu ilginç kurumların olmazsa olmazı iki kişiden biri Hasan-Ali Yücel, öteki de İsmail Hakkı Tonguç'tur. Onların insancı (hümanist), savaşımcı varlıkları ve bilime dayalı öngörüleri iledir ki Köy Enstitüleri, Cumhuriyet'ten 20 yıl sonra bile kağnılarla, kara sabanlarla sürüp gelen kırsal yaşamı; ekonomik, toplumsal, siyasal yönleriyle kentsel yaşama dönüştürmek üzere kurulmuşlardı.
Onlar yoksul ve orta halli köylülerin çocuklarını; düşünsel, ruhsal, bedensel varlıklarıyla bir bütün olarak kavrayıp eğitbilimin gerekleri uyarınca yetiştirdiler. Bu köy çocuklarının; çalıştıkları yörelerde, yurt ve dünya düzeylerinde yürüttükleri savaşımların, Türkiye'nin toplumsal ve siyasal tarihinde silinmez izleri vardır. Elinizdeki her iki kitap; bu savaşımların doğası gereği Köy Enstitüleri ekseninde, bu kurumların öncesini ve sonrasını kapsayan yaklaşık yüz yıllık Türkiye tarihine de yer yer uzanıyor.