“Aceleyle çantayı karıştırıp cüzdanı buluyorum, uzatırken üzerinde bir yazı olduğunu fark edip geri çekiyorum. Resepsiyondaki görevlinin eli havada kalıyor. Beyaz zemin üzerine kırmızı, büyük puntolarla Evlilik Öldürür yazıyor. Gözlerime inanamadan bir kez daha okuyorum. Daha önce nasıl fark etmemiş olabilirim ki bu yazıyı? Nikaha kadar geri sarıyorum, nikah memuru bizi karı koca ilan edip evlilik cüzdanını Ebru'ya uzatıyor, Ebru da elindeki cüzdanı davetlilere doğru sallıyor. Bu sırada en önde oturan ve elbisesinde orantısız payet kullanılmış teyzemin kıyafeti yüzünden gözlerim kamaşıyor.”
Sanem Bozkurt bize kırmızı tabanlı ayakkabılarıyla plazalarda çalışan, çekmecelerinde diyet bisküvilerden başka bir şey saklamayan, kına gecelerini gece kulüplerinde yapmak ve ne olursa olsun evlenmek isteyen kadınları, derin bir mutsuzlukla çokmutluyuz selfieleri çekenleri, evleri kentsel dönüşüme kurban edilen orta sınıfı, kurstan kursa taşıdıkları çocuklarının bir dahi olmadığını fark eden anne-babaları mizahı elden bırakmadan, tam da bu dönemin diliyle anlatıyor.
“Aceleyle çantayı karıştırıp cüzdanı buluyorum, uzatırken üzerinde bir yazı olduğunu fark edip geri çekiyorum. Resepsiyondaki görevlinin eli havada kalıyor. Beyaz zemin üzerine kırmızı, büyük puntolarla Evlilik Öldürür yazıyor. Gözlerime inanamadan bir kez daha okuyorum. Daha önce nasıl fark etmemiş olabilirim ki bu yazıyı? Nikaha kadar geri sarıyorum, nikah memuru bizi karı koca ilan edip evlilik cüzdanını Ebru'ya uzatıyor, Ebru da elindeki cüzdanı davetlilere doğru sallıyor. Bu sırada en önde oturan ve elbisesinde orantısız payet kullanılmış teyzemin kıyafeti yüzünden gözlerim kamaşıyor.”
Sanem Bozkurt bize kırmızı tabanlı ayakkabılarıyla plazalarda çalışan, çekmecelerinde diyet bisküvilerden başka bir şey saklamayan, kına gecelerini gece kulüplerinde yapmak ve ne olursa olsun evlenmek isteyen kadınları, derin bir mutsuzlukla çokmutluyuz selfieleri çekenleri, evleri kentsel dönüşüme kurban edilen orta sınıfı, kurstan kursa taşıdıkları çocuklarının bir dahi olmadığını fark eden anne-babaları mizahı elden bırakmadan, tam da bu dönemin diliyle anlatıyor.