Divan şiiri hakkında kolay okunur, kısa yazılar yazmayı seviyorum.
Genç okuyucu zorlanmasın, elinden bırakamasın; böylelikle Divan şiirinin içine girsin, merak etsin, ilgi duysun istiyorum.
Zevk almaya başladı mı arkası gelir diye düşünüyorum.
Belli bir birikim gerektiren akademik yazılar gençlerin yeterince ilgisini çekmiyor.
Bunları kendi tecrübelerimden biliyorum.
Benim Divan şiirine yönelmemde Mehmed Çavuşoğlu'nun Divanlar Arasında kitabındaki yazılar etkili oldu.
Deneme tadındaki bu yazıların her ay dergilerde yayımlanmasını sabırsızlıkla beklerdim.
Daha önce yayımladığım Divan Dünyası'ndaki yazılar gençler tarafından büyük ilgi gördü.
Buradaki yazılar da onlar gibi.
Bazıları biraz uzun olsa da, konuları bakımından ilgi çekeceğini sanıyorum.
Kitabın ikinci bölümü Dost Yazıları başlığını taşıyor.
Burada, ahirete gitmekte acele eden bazı sevdiklerimi hayırla yâd eden yazılar var:Osman Yüksel Serdengeçti, Nevzat Kösoğlu, Ayvaz Gökdemir, Abdürrahim Karakoç, Rıza Akdemir, Şükrü Karaca, Hakkı Acun gibi isimler hayatımda bir şekilde yer etti.
Gönlümdeki hakkını, yaşarken dile getirmek istediğim değerli halk müziği sanatçısı Mehmet Özbek hakkında da bir yazıya yer verdim.
Şükrü Sarı'nın Zaman isimli şiir kitabı, Turancılık suçlamasıyla devletin takibine uğramış. Bu konuyla ilgili arşiv belgeleri bir dönemin zihniyetine ışık tutuyor.
Ayrıca günümüzde yayımlanmış iki kitap hakkında görüşlerimi belirttim: Her ikisi de aruzla şiirler yazan Mustafa Tahralı ve Ali Rıza Hıyabani'nin şiir kitapları.
Gençlik yıllarımızın dergicilik serüvenini anlattığım Siyasetin Gölgesinde Edebiyat Dergiciliği, bir döneme tanıklığımın ifadesi.
Kitaptaki yazıların çoğu Berikan Yayınevi'nin internet sitesi olan Haber Açısı'nda yayımlanmıştı.
Maalesef site uzun ömürlü olamadı.
Bu yüzden artık onlara ulaşılamıyor.
Dostlarımın ve öğrencilerimin de ısrarı üzerine, bunları kitaplaştırmayı uygun gördüm.
Kitabın adını, Güney Azerbaycanlı yazar Samet Behrengi'den ödünç aldım.
Ben de ondan ilham alarak, her yazarın kendini hakkıyla anlayabilecek bir okuyucu için yazdığını düşündüm.
Aslına bakarsak, her birimiz birer anlatıcıyız.
Kendimi anlatmaya çalıştım.
Dilerim hakkıyla anlatabilmişimdir.
Divan şiiri hakkında kolay okunur, kısa yazılar yazmayı seviyorum.
Genç okuyucu zorlanmasın, elinden bırakamasın; böylelikle Divan şiirinin içine girsin, merak etsin, ilgi duysun istiyorum.
Zevk almaya başladı mı arkası gelir diye düşünüyorum.
Belli bir birikim gerektiren akademik yazılar gençlerin yeterince ilgisini çekmiyor.
Bunları kendi tecrübelerimden biliyorum.
Benim Divan şiirine yönelmemde Mehmed Çavuşoğlu'nun Divanlar Arasında kitabındaki yazılar etkili oldu.
Deneme tadındaki bu yazıların her ay dergilerde yayımlanmasını sabırsızlıkla beklerdim.
Daha önce yayımladığım Divan Dünyası'ndaki yazılar gençler tarafından büyük ilgi gördü.
Buradaki yazılar da onlar gibi.
Bazıları biraz uzun olsa da, konuları bakımından ilgi çekeceğini sanıyorum.
Kitabın ikinci bölümü Dost Yazıları başlığını taşıyor.
Burada, ahirete gitmekte acele eden bazı sevdiklerimi hayırla yâd eden yazılar var:Osman Yüksel Serdengeçti, Nevzat Kösoğlu, Ayvaz Gökdemir, Abdürrahim Karakoç, Rıza Akdemir, Şükrü Karaca, Hakkı Acun gibi isimler hayatımda bir şekilde yer etti.
Gönlümdeki hakkını, yaşarken dile getirmek istediğim değerli halk müziği sanatçısı Mehmet Özbek hakkında da bir yazıya yer verdim.
Şükrü Sarı'nın Zaman isimli şiir kitabı, Turancılık suçlamasıyla devletin takibine uğramış. Bu konuyla ilgili arşiv belgeleri bir dönemin zihniyetine ışık tutuyor.
Ayrıca günümüzde yayımlanmış iki kitap hakkında görüşlerimi belirttim: Her ikisi de aruzla şiirler yazan Mustafa Tahralı ve Ali Rıza Hıyabani'nin şiir kitapları.
Gençlik yıllarımızın dergicilik serüvenini anlattığım Siyasetin Gölgesinde Edebiyat Dergiciliği, bir döneme tanıklığımın ifadesi.
Kitaptaki yazıların çoğu Berikan Yayınevi'nin internet sitesi olan Haber Açısı'nda yayımlanmıştı.
Maalesef site uzun ömürlü olamadı.
Bu yüzden artık onlara ulaşılamıyor.
Dostlarımın ve öğrencilerimin de ısrarı üzerine, bunları kitaplaştırmayı uygun gördüm.
Kitabın adını, Güney Azerbaycanlı yazar Samet Behrengi'den ödünç aldım.
Ben de ondan ilham alarak, her yazarın kendini hakkıyla anlayabilecek bir okuyucu için yazdığını düşündüm.
Aslına bakarsak, her birimiz birer anlatıcıyız.
Kendimi anlatmaya çalıştım.
Dilerim hakkıyla anlatabilmişimdir.