“Eğer ipekten bir şala sahip olsaydım,” dedi, “Onu boynuma sarar ve benimle birlikte götürürdüm.
Eğer bir çiçeğe sahip olsaydım, çiçeği koparır ve yanımda götürürdüm.
Ama sen göklerden yıldızları kopartamazsın…”
“Hayır. Ama bankaya koyabilirim.”
“O ne demek?”
“Küçük bir kâğıda yıldızlarımın sayısını yazmam demek. Ve sonra çekmeceye koyup kilitliyorum.”
“Hepsi bu mu?”
“Böylesi yeterli,” dedi iş adamı.
“Eğlenceli,” diye düşündü küçük prens. “Oldukça şiirsel.
Ama bunun büyük bir önemi yok.”
“Eğer ipekten bir şala sahip olsaydım,” dedi, “Onu boynuma sarar ve benimle birlikte götürürdüm.
Eğer bir çiçeğe sahip olsaydım, çiçeği koparır ve yanımda götürürdüm.
Ama sen göklerden yıldızları kopartamazsın…”
“Hayır. Ama bankaya koyabilirim.”
“O ne demek?”
“Küçük bir kâğıda yıldızlarımın sayısını yazmam demek. Ve sonra çekmeceye koyup kilitliyorum.”
“Hepsi bu mu?”
“Böylesi yeterli,” dedi iş adamı.
“Eğlenceli,” diye düşündü küçük prens. “Oldukça şiirsel.
Ama bunun büyük bir önemi yok.”