Öncelikle Küçük Sözler'in ilk te'lifi ve daha sonraki te'lifleri üzerine bâzı küçük îzâhlarda bulunalım. Bilindiği gibi Üstâd Hazretleri, 1926 yılında Van'ın Erek Dağı eteklerindeki inzivâ mahallinden alınarak batıya sürgüne gönderilmiştir. İlk sürgün yeri olan Burdur'da “Nûr'un İlk Kapısı” adlı eserini kaleme almış, çok geçmeden ikinci sürgün yeri olan Isparta'ya ardından da uzunca bir müddet -1935 yılına kadar- ikâmete mecbûr edileceği üçüncü sürgün yeri olan Barla'ya sevk edilmiştir.
1927 yılı Mart ayından i‘tibâren Barla'da ikâmete mecbûr edilen Üstâd Hazretleri, burada “Sekiz Söz” olarak Küçük Sözler'in ilk müsvedde hâlini kaleme almış ve kendi el yazması olan bu ilk nüshânın âhirine de şu notu düşmüştür: “Şu Küçük Sözler'i bidâyette müsvedde olarak kendim ve kendi müşevveş hattımla yazmaya mecbûr oldum. Çünki o vakit herkes benden çekinirlerdi.”
Barla'da te'lif edilen ilk Risâle olma özelliğine de sahip olan Küçük Sözler, aynı zamanda Risâle-i Nûr Külliyâtı içinde de ilk sırada olup, hem Sözler Mecmûası içerisinde onun bir parçası olarak hem de müstakil olarak neşredilmiştir.
Öncelikle Küçük Sözler'in ilk te'lifi ve daha sonraki te'lifleri üzerine bâzı küçük îzâhlarda bulunalım. Bilindiği gibi Üstâd Hazretleri, 1926 yılında Van'ın Erek Dağı eteklerindeki inzivâ mahallinden alınarak batıya sürgüne gönderilmiştir. İlk sürgün yeri olan Burdur'da “Nûr'un İlk Kapısı” adlı eserini kaleme almış, çok geçmeden ikinci sürgün yeri olan Isparta'ya ardından da uzunca bir müddet -1935 yılına kadar- ikâmete mecbûr edileceği üçüncü sürgün yeri olan Barla'ya sevk edilmiştir.
1927 yılı Mart ayından i‘tibâren Barla'da ikâmete mecbûr edilen Üstâd Hazretleri, burada “Sekiz Söz” olarak Küçük Sözler'in ilk müsvedde hâlini kaleme almış ve kendi el yazması olan bu ilk nüshânın âhirine de şu notu düşmüştür: “Şu Küçük Sözler'i bidâyette müsvedde olarak kendim ve kendi müşevveş hattımla yazmaya mecbûr oldum. Çünki o vakit herkes benden çekinirlerdi.”
Barla'da te'lif edilen ilk Risâle olma özelliğine de sahip olan Küçük Sözler, aynı zamanda Risâle-i Nûr Külliyâtı içinde de ilk sırada olup, hem Sözler Mecmûası içerisinde onun bir parçası olarak hem de müstakil olarak neşredilmiştir.