"Anılarımın girdabı beni içine çektikçe çaresizce çırpınacağımı, çoğu zaman kanayacağımı, kimi zamansa içimin acıyacağını hiç hesaba katmamıştım.
Bazen, belleğimde hapsolan kırık dökük anı parçacıklarını bir araya getirip yazdıkça, onları özgürlüğüne kavuşturduğum hissine kapılıp avutuyorum kendimi; bazense, bazı şeyleri anlatmaktan çok anlamanın derdine düşüyor, özlem duygularıyla sarsılıyorum. Henüz nedenini bilmiyorum ama bir süre daha yazarak anlamaya, yazarak kanamaya, yazarak özlem duygularıyla sarsılmaya devam etmek istiyorum."
Karikatürist Bülent Karaköse, otuzuncu sanat yılında pek gülünesi olmayan anı/öyküleriyle okurlarının karşısına çıkıyor ve duygulandırıp düşündürüyor bu kez. Karaköse yalnızca kendini anlatmıyor küllenmiş zamanlarında, sanatçı duyarlılığıyla kaleme aldığı anılarındaki insan portrelerinin üzerinden, yaşadığı coğrafyanın yakın geçmişine de ışık tutuyor.
"Anılarımın girdabı beni içine çektikçe çaresizce çırpınacağımı, çoğu zaman kanayacağımı, kimi zamansa içimin acıyacağını hiç hesaba katmamıştım.
Bazen, belleğimde hapsolan kırık dökük anı parçacıklarını bir araya getirip yazdıkça, onları özgürlüğüne kavuşturduğum hissine kapılıp avutuyorum kendimi; bazense, bazı şeyleri anlatmaktan çok anlamanın derdine düşüyor, özlem duygularıyla sarsılıyorum. Henüz nedenini bilmiyorum ama bir süre daha yazarak anlamaya, yazarak kanamaya, yazarak özlem duygularıyla sarsılmaya devam etmek istiyorum."
Karikatürist Bülent Karaköse, otuzuncu sanat yılında pek gülünesi olmayan anı/öyküleriyle okurlarının karşısına çıkıyor ve duygulandırıp düşündürüyor bu kez. Karaköse yalnızca kendini anlatmıyor küllenmiş zamanlarında, sanatçı duyarlılığıyla kaleme aldığı anılarındaki insan portrelerinin üzerinden, yaşadığı coğrafyanın yakın geçmişine de ışık tutuyor.