İslâm; özgürlük, hak, adalet, eşitlik ve güven dinidir. Bu kapsamda gayrimüslimler, farklı ırklar, farklı cinsiyetler, farklı inanç sahipleri ve farklı seviyedeki tabakalar, birbirinin hak ve hukuklarına saygı duymakla özgürlüğü sağlayabilirler.
Bu meyanda hürriyet, adalet, eşitlik, emniyet gibi temel esasların ışığında beraber yaşama, huzur, mutluluk ve başarı elde edilebilir. Eşitlik giyim-kuşamda, servet biriktirmede, ilmî seviyede yeme-içmede ve diğer sosyal haklarda aranmaz.
Eşitlik yukarıda belirttiğimiz gibi temel hak ve hürriyette aranır. Çünkü bu esaslar fıtridir, bir çaba veya bir bağış sonucu elde edilmemiştir. İnsan için can, kan, ruh, oksijen gıda olan bu esaslar olmayınca insan ancak köle veya beşer olarak yaşama şansına sahip olabilir.
Sahip olduğu hak ve hürriyetleri, yaratıcısından alan insan, bu hakların yerli yerinde kullanılması için de yaratıcısına karşı sorumludur. Bu sorumluluk Kur'an'da çokça hatırlatılmaktadır. Dinimiz İslâm'a göre insan, temel haklara sahip olarak doğar. Bu haklardan yararlanmada hiçbir din, dil, ırk ve zümre ayrımı yapılamaz. Hakların kullanımı adalet ve eşitlik prensibine göredir.
İslâm; özgürlük, hak, adalet, eşitlik ve güven dinidir. Bu kapsamda gayrimüslimler, farklı ırklar, farklı cinsiyetler, farklı inanç sahipleri ve farklı seviyedeki tabakalar, birbirinin hak ve hukuklarına saygı duymakla özgürlüğü sağlayabilirler.
Bu meyanda hürriyet, adalet, eşitlik, emniyet gibi temel esasların ışığında beraber yaşama, huzur, mutluluk ve başarı elde edilebilir. Eşitlik giyim-kuşamda, servet biriktirmede, ilmî seviyede yeme-içmede ve diğer sosyal haklarda aranmaz.
Eşitlik yukarıda belirttiğimiz gibi temel hak ve hürriyette aranır. Çünkü bu esaslar fıtridir, bir çaba veya bir bağış sonucu elde edilmemiştir. İnsan için can, kan, ruh, oksijen gıda olan bu esaslar olmayınca insan ancak köle veya beşer olarak yaşama şansına sahip olabilir.
Sahip olduğu hak ve hürriyetleri, yaratıcısından alan insan, bu hakların yerli yerinde kullanılması için de yaratıcısına karşı sorumludur. Bu sorumluluk Kur'an'da çokça hatırlatılmaktadır. Dinimiz İslâm'a göre insan, temel haklara sahip olarak doğar. Bu haklardan yararlanmada hiçbir din, dil, ırk ve zümre ayrımı yapılamaz. Hakların kullanımı adalet ve eşitlik prensibine göredir.