Risalet, Allahın insana yardım, dostluk ve yoldaşlığının ete kemiğe bürünmesidir. Rasul vasıtasıyla din, yürüyen, oturan, kıyam eden, haramdan kaçınan, helali arayan, rüku ve secde eden, marufu emredip münkerden sakındıran, silahını kuşanıp ilay-ı kelimetullaha yönelen, cemaatine imamlık yapan bir kişiliğe dönüşür.. Kısacası elçi, yürüyen Kurandır, Dinin insan biçimidir.
Peygamberi anlamak için Kuranı, Kuranı anlamak için de Peygamberi iyi anlamak gerekir. Ne Peygambersiz Kuran ne de Kuransız Peygamber doğru anlaşılabilir. Her ikisi birden, Dinin anlaşılması demek olur. Bununla beraber dinin kaynağı Kurandır. Bu, Peygambersiz bir din tasavvuru değildir. Peygamber Kurandan ayrı tutulamaz. Bu, şu anlama gelir: Din Kurandadır. Dinin bilhassa akidesi başka bir yerde aranamaz. Eğer aranırsa, Beni İsrailin, Tevrat ve İncilin başına getirdiğinin benzerine, İslamı da maruz bırakmış oluruz.
Her ne kadar din adına herkes her şeyi söylese de, Kitab-ı mübin herhangi bir tahrifata uğramadan, Allahın hıfzı emanıyla bize kadar intikal etmiş bulunmaktadır. Bu durumda, hiçbir tahrif edici yorumun, Kurana rağmen din sayılması, en azından bütün Müslümanlar tarafından kabul görmesi mümkün değildir. Yeryüzünde bir tek mümin bile kalsa, Kuran var olduğu sürece, Allahın dinini ona bakarak ortaya koyabilir, bütün insanları o dine çağırabilir.
Risalet, Allahın insana yardım, dostluk ve yoldaşlığının ete kemiğe bürünmesidir. Rasul vasıtasıyla din, yürüyen, oturan, kıyam eden, haramdan kaçınan, helali arayan, rüku ve secde eden, marufu emredip münkerden sakındıran, silahını kuşanıp ilay-ı kelimetullaha yönelen, cemaatine imamlık yapan bir kişiliğe dönüşür.. Kısacası elçi, yürüyen Kurandır, Dinin insan biçimidir.
Peygamberi anlamak için Kuranı, Kuranı anlamak için de Peygamberi iyi anlamak gerekir. Ne Peygambersiz Kuran ne de Kuransız Peygamber doğru anlaşılabilir. Her ikisi birden, Dinin anlaşılması demek olur. Bununla beraber dinin kaynağı Kurandır. Bu, Peygambersiz bir din tasavvuru değildir. Peygamber Kurandan ayrı tutulamaz. Bu, şu anlama gelir: Din Kurandadır. Dinin bilhassa akidesi başka bir yerde aranamaz. Eğer aranırsa, Beni İsrailin, Tevrat ve İncilin başına getirdiğinin benzerine, İslamı da maruz bırakmış oluruz.
Her ne kadar din adına herkes her şeyi söylese de, Kitab-ı mübin herhangi bir tahrifata uğramadan, Allahın hıfzı emanıyla bize kadar intikal etmiş bulunmaktadır. Bu durumda, hiçbir tahrif edici yorumun, Kurana rağmen din sayılması, en azından bütün Müslümanlar tarafından kabul görmesi mümkün değildir. Yeryüzünde bir tek mümin bile kalsa, Kuran var olduğu sürece, Allahın dinini ona bakarak ortaya koyabilir, bütün insanları o dine çağırabilir.