Kur'an gereği gibi kavranıp anlaşıldığı zaman ancak cahili Arapların yol kesicilikten insanlığa yol gösterici hale gelmelerinin şifreleri çözülecek ve insanlığa yepyeni ve aydınlık ufuklar açılacaktır. Böyle bir değişime bütün Müslümanların hem çok ihtiyacı vardır hem de onurlu ve Allah'ın rızasına uygun bir hayat için mecburiyetleri vardır. Kendimizi avutup “Kur'an Hicazda indi, Mısır'da okundu, İstanbul'da yazıldı” demeden önce “ Kur'an'ın nerede ve nasıl anlaşıldığını” ciddi ciddi irdelemek gerekir. Yani her Müslümanın mutlaka “Benim Kur'an'dan şu kadar kavradıklarım var, Kur'an'ın şu hükümleri belleğimdedir” diyebilmesi gerekir. Ebetteki Kur'an'ın hepsini herkesin öğrenip anlaması beklenemez, ama her Müslümanda Kur'an'dan mutlaka bir şeyler olmalıdır ve bu hayati bir öneme de sahiptir. Zira kalbinde Kur'an'dan bir şey bulunmayan kimsenin harap/virane eve benzediğini beyan buyuran bizzat Kur'an'ın ilk muhatabı ve yaşanmış modeli olan Hz. Peygamberdir.
Kur'an gereği gibi kavranıp anlaşıldığı zaman ancak cahili Arapların yol kesicilikten insanlığa yol gösterici hale gelmelerinin şifreleri çözülecek ve insanlığa yepyeni ve aydınlık ufuklar açılacaktır. Böyle bir değişime bütün Müslümanların hem çok ihtiyacı vardır hem de onurlu ve Allah'ın rızasına uygun bir hayat için mecburiyetleri vardır. Kendimizi avutup “Kur'an Hicazda indi, Mısır'da okundu, İstanbul'da yazıldı” demeden önce “ Kur'an'ın nerede ve nasıl anlaşıldığını” ciddi ciddi irdelemek gerekir. Yani her Müslümanın mutlaka “Benim Kur'an'dan şu kadar kavradıklarım var, Kur'an'ın şu hükümleri belleğimdedir” diyebilmesi gerekir. Ebetteki Kur'an'ın hepsini herkesin öğrenip anlaması beklenemez, ama her Müslümanda Kur'an'dan mutlaka bir şeyler olmalıdır ve bu hayati bir öneme de sahiptir. Zira kalbinde Kur'an'dan bir şey bulunmayan kimsenin harap/virane eve benzediğini beyan buyuran bizzat Kur'an'ın ilk muhatabı ve yaşanmış modeli olan Hz. Peygamberdir.