“Odun hamalı“, “başımın saçı tutuştu“, “kemik gevşedi bende“, “kazıklar sahibi“, “kulakları üzerine ağırlık vurduk“ gibi ifadelerin Türkçe konuşan bir insanın zihninde inşa ettiği anlamlar ile bunların orijinallerinin muhatabına ulaştırmak istediği anlamların örtüştü-ğünü savunmak mümkün değildir. Fakat Türkçe meallerde sık sık karşımıza çıkan bu tür ifadeler, her ne hikmetse -sırf meallerde yer aldıkları için olsa gerek- yanlış olabilecekleri hiç düşünülmeden genel geçer doğrular olarak algılanmaktadırlar. Oysa bu tür anlatımların doğru olduklarını kabul etmek bir yana, anlamlı birer ifade olduklarını söylemek bile çok zordur.
“Odun hamalı“, “başımın saçı tutuştu“, “kemik gevşedi bende“, “kazıklar sahibi“, “kulakları üzerine ağırlık vurduk“ gibi ifadelerin Türkçe konuşan bir insanın zihninde inşa ettiği anlamlar ile bunların orijinallerinin muhatabına ulaştırmak istediği anlamların örtüştü-ğünü savunmak mümkün değildir. Fakat Türkçe meallerde sık sık karşımıza çıkan bu tür ifadeler, her ne hikmetse -sırf meallerde yer aldıkları için olsa gerek- yanlış olabilecekleri hiç düşünülmeden genel geçer doğrular olarak algılanmaktadırlar. Oysa bu tür anlatımların doğru olduklarını kabul etmek bir yana, anlamlı birer ifade olduklarını söylemek bile çok zordur.