“Her doğan, İslam fıtratı üzerine doğar. Sonra, anne-babası onu Hıristiyan, Yahudi veya Mecusi yapar.”
“Sıvı, girdiği kabın şeklini alır” diye fizikte bir kanun vardır. Yukarıdaki hadisi bu açıdan değerlendirecek olursak, insanlar da tıpkı sıvılar gibi içinde doğup büyüdükleri ailenin ve toplumun şeklini alırlar. Ergenlik çağına kadar henüz doğruyu yanlıştan ayırt edici bir akla sahip olmadıkları için, aileden ve çevreden doğru-yanlış ne duyar ve görürlerse bu, onların düşünce ve yaşamını şekillendirir. Sonra da bu şekilde oluşan yaşama insanlar “benim dinim” derler.
Halbuki bu din onların değil, başkalarının dinidir. Çünkü bir insanın dini demek, bizzat kendi iradesiyle çaba göstererek ve düşünerek bilinçli bir şekilde tercih ettiği yaşam tarzı demektir. Oysa çocukluk döneminde iradeden ve bilinçten bahsedilemez. Bu yüzden Kur'an taklide dayalı bir şekilde atalardan devralınan şeyleri din olarak kabul etmez ve sorgulanmasını ister.
İslam'ın doğru bir şekilde anlaşılıp yaşandığı az sayıdaki ailelerde doğup yetişen çocukları istisna edecek olursak, insanların çoğunun dini taklide dayalı, kulaktan dolma ve çaba gösterilmeden kendiliğinden oluşan ve biriken şeylerden ibarettir.
“Her doğan, İslam fıtratı üzerine doğar. Sonra, anne-babası onu Hıristiyan, Yahudi veya Mecusi yapar.”
“Sıvı, girdiği kabın şeklini alır” diye fizikte bir kanun vardır. Yukarıdaki hadisi bu açıdan değerlendirecek olursak, insanlar da tıpkı sıvılar gibi içinde doğup büyüdükleri ailenin ve toplumun şeklini alırlar. Ergenlik çağına kadar henüz doğruyu yanlıştan ayırt edici bir akla sahip olmadıkları için, aileden ve çevreden doğru-yanlış ne duyar ve görürlerse bu, onların düşünce ve yaşamını şekillendirir. Sonra da bu şekilde oluşan yaşama insanlar “benim dinim” derler.
Halbuki bu din onların değil, başkalarının dinidir. Çünkü bir insanın dini demek, bizzat kendi iradesiyle çaba göstererek ve düşünerek bilinçli bir şekilde tercih ettiği yaşam tarzı demektir. Oysa çocukluk döneminde iradeden ve bilinçten bahsedilemez. Bu yüzden Kur'an taklide dayalı bir şekilde atalardan devralınan şeyleri din olarak kabul etmez ve sorgulanmasını ister.
İslam'ın doğru bir şekilde anlaşılıp yaşandığı az sayıdaki ailelerde doğup yetişen çocukları istisna edecek olursak, insanların çoğunun dini taklide dayalı, kulaktan dolma ve çaba gösterilmeden kendiliğinden oluşan ve biriken şeylerden ibarettir.