"Zülfikar, ateşe hazır tüfeğine sarıldı bütün gece, Kuvvedli'nin gözleri ve kulakları tetikteydi yorgunluğa yenilene değin; ve Battal, uykuya teslim olup, onun harikulade dilinden çıkma şahane fıkralarını dinlemeyen arkadaşlarına kızdığından olacak, susmadı saatler boyu. İki arkadaşı düşler âlemindeyken, Battal anlattı durdu Kurd'u nasıl perişan edeceğini, bu dağdan ötelere viyaklatarak kaçırtacağını, Allah'ın kayırarak yarattığı Battal ile aynı zaman ve mekanı paylaştığı için ne denli pişman olacağını. Uykuları kaçan türlü mahlûkat yanaştı çukurun yanına ve dinlediler onu bıkmadan, Ay dahi usanana değin.”
…
“Ormandaki bizim üç yiğit, çıkarılan gürültüyü duyup hazıra geçtiklerinde, bir süre sinip beklemişti üç suskun ve evcil bir kurt. Zincirden bir tasma ve el işi kalın bir iple bağladıkları hayvanı, çökertip yatırmışlardı yere kendileri gibi ve durmuşlardı, şu üç adam temkinden sıkılana ve çekip gidene değin. Sinsice yanaşacakları köydendi besbelli bu üç adam. Kocaman olanı öyle gümbürtülü konuşuyordu ki, pek uzaktan duymuş, hemen gelmişlerdi amma; sükunet kanlarına işlemiş de olsa, yanlarında çekiştire çekiştire getirdikleri mahlûkun böyle bir tasası yoktu elbette."
"Zülfikar, ateşe hazır tüfeğine sarıldı bütün gece, Kuvvedli'nin gözleri ve kulakları tetikteydi yorgunluğa yenilene değin; ve Battal, uykuya teslim olup, onun harikulade dilinden çıkma şahane fıkralarını dinlemeyen arkadaşlarına kızdığından olacak, susmadı saatler boyu. İki arkadaşı düşler âlemindeyken, Battal anlattı durdu Kurd'u nasıl perişan edeceğini, bu dağdan ötelere viyaklatarak kaçırtacağını, Allah'ın kayırarak yarattığı Battal ile aynı zaman ve mekanı paylaştığı için ne denli pişman olacağını. Uykuları kaçan türlü mahlûkat yanaştı çukurun yanına ve dinlediler onu bıkmadan, Ay dahi usanana değin.”
…
“Ormandaki bizim üç yiğit, çıkarılan gürültüyü duyup hazıra geçtiklerinde, bir süre sinip beklemişti üç suskun ve evcil bir kurt. Zincirden bir tasma ve el işi kalın bir iple bağladıkları hayvanı, çökertip yatırmışlardı yere kendileri gibi ve durmuşlardı, şu üç adam temkinden sıkılana ve çekip gidene değin. Sinsice yanaşacakları köydendi besbelli bu üç adam. Kocaman olanı öyle gümbürtülü konuşuyordu ki, pek uzaktan duymuş, hemen gelmişlerdi amma; sükunet kanlarına işlemiş de olsa, yanlarında çekiştire çekiştire getirdikleri mahlûkun böyle bir tasası yoktu elbette."