Küreselleşme Etniklik Çokkültürlülük

Stok Kodu:
9799756463528
Boyut:
13.50x19.50
Sayfa Sayısı:
278
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2005
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
%15 indirimli
12,96
11,02
9799756463528
651153
Küreselleşme Etniklik Çokkültürlülük
Küreselleşme Etniklik Çokkültürlülük
11.02

Küreselleşme uzun süre akademik bir lüks ve tartışma konusu zannedilmiştir. Ne zaman ki, Türkiye için kırılma noktaları Kıbrıs, Irak'ın yeniden yapılandırılması ve yeni dünya düzensizliği olarak ortaya çıkmıştır; o zaman iş fark edilmiştir. Türkiye'deki fikir çatışmaları değişik bir eksene kaymıştır. Klasik ideolojik ikilemler yerini küreselci-evrenselci çizgide olanlarla milli çizgiden yana olanlara bırakmıştır. Türkiye'ye karşı ihanette bir ittifakın kurulmadığını kim söyleyebilir? Türkiye'ye ısmarlama yasalar dayatılmakta, ülke tanınmaz hale getirilmekte ve Türkiye Cumhuriyeti tasfiye edilmek istenmektedir. Çokkültürlülük küreselleşmenin ideolojisidir; farklılıkların kutsallaştırılmasıdır. Dıştan kumandalı bazı sözde sivil toplum kuruluşları da küreselleşmenin pralı askerleridir. Önü açılmış milli devletler bu tuzağa düşürülerek milli direnç yok edilmeye, vatandaşlık şuuru zayıflatılmaya çalışılmaktadır. Ekonomik talandan taraım ve sanayi en yüksek payı almakatdır. Etnik ve mezhep tuzağı Cumhuriyetin önüne dikilmiştir. "Mozaik" ve "Türkiyelilik" yakıştırmaları Anadolu'da hâkim kültürü ve Türk kimliğini reddetmenin başka adıdır. Etniklik biyolojik değil; kültürel değerlere ve unsurlara bağlıdır. Dil grupları etkinliğin tek göstergesi değildir. Milliyet ve etniklik karıştırılmaktadır. Her etniklik milliyetle ifade edilmemektedir. Hâkim kültür reddedilerek varsa farklılıkların bütününü zenginleştireceği ileri sürülemez. Sadece 6 Ekim 2004 AB İlerleme Raporu ve 17 Aralık 2004 Brüksel Zirvesi bile AB'nin Türkiye için bir medeniyet değil; teslimeyit projesi olduğunu ortaya koymuştur. KKTC dahil milli davalarımızı hayali projeler uğruna ona peşkeş çekenler lânetle anılacaklardır.

Küreselleşme uzun süre akademik bir lüks ve tartışma konusu zannedilmiştir. Ne zaman ki, Türkiye için kırılma noktaları Kıbrıs, Irak'ın yeniden yapılandırılması ve yeni dünya düzensizliği olarak ortaya çıkmıştır; o zaman iş fark edilmiştir. Türkiye'deki fikir çatışmaları değişik bir eksene kaymıştır. Klasik ideolojik ikilemler yerini küreselci-evrenselci çizgide olanlarla milli çizgiden yana olanlara bırakmıştır. Türkiye'ye karşı ihanette bir ittifakın kurulmadığını kim söyleyebilir? Türkiye'ye ısmarlama yasalar dayatılmakta, ülke tanınmaz hale getirilmekte ve Türkiye Cumhuriyeti tasfiye edilmek istenmektedir. Çokkültürlülük küreselleşmenin ideolojisidir; farklılıkların kutsallaştırılmasıdır. Dıştan kumandalı bazı sözde sivil toplum kuruluşları da küreselleşmenin pralı askerleridir. Önü açılmış milli devletler bu tuzağa düşürülerek milli direnç yok edilmeye, vatandaşlık şuuru zayıflatılmaya çalışılmaktadır. Ekonomik talandan taraım ve sanayi en yüksek payı almakatdır. Etnik ve mezhep tuzağı Cumhuriyetin önüne dikilmiştir. "Mozaik" ve "Türkiyelilik" yakıştırmaları Anadolu'da hâkim kültürü ve Türk kimliğini reddetmenin başka adıdır. Etniklik biyolojik değil; kültürel değerlere ve unsurlara bağlıdır. Dil grupları etkinliğin tek göstergesi değildir. Milliyet ve etniklik karıştırılmaktadır. Her etniklik milliyetle ifade edilmemektedir. Hâkim kültür reddedilerek varsa farklılıkların bütününü zenginleştireceği ileri sürülemez. Sadece 6 Ekim 2004 AB İlerleme Raporu ve 17 Aralık 2004 Brüksel Zirvesi bile AB'nin Türkiye için bir medeniyet değil; teslimeyit projesi olduğunu ortaya koymuştur. KKTC dahil milli davalarımızı hayali projeler uğruna ona peşkeş çekenler lânetle anılacaklardır.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat