Soğuk savaş döneminin bitişini ilan eden Berlin Duvarı'nın yıkılışı ile Dünya Ticaret Merkezi'nin yıkılışı arasında geçen kısa sürede dünya “yoğunlaştırılmış bir yüzyıl”ı yaşadı. Bu on yıl içinde neredeyse bir yüzyılı kapsayacak yoğunlukta gelişmelere tanık olundu.
Küreselliğin Fay Hattı, dünya ile beraber Türkiye'nin içinden geçtiği yoğunlaştırılmış soğuk savaş sonrası dönemi, bir yüzyılın bitip yeni bir yüzyılın başladığı yılları kapsıyor.
Bu kitapta yer alan yazılar, dönemin dünyasını tanımaya ve tanımlamaya yönelik bir çabanın ürünü. Bu yazılar aynı zamanda dünya ölçeğinde yaşanan yeni kavramsal tartışmaların, uluslararası düzen arayışının bir muhatabı; üzerinde yaşadığı coğrafyanın anlamına ilişkin duyarlılık/sorumluluk sahibi bir bireyin sorgulaması olarak da okunabilir.
Bu yazılar, dönemsel olarak, Ortadoğu'dan Kafkaslar'a, Balkanlar'dan Avrupa Birliği'ne kadar çevremizde yaşanan sıcak gelişmeler karşısında günübirlik cevaplar yetiştirmekten çok, güncel olanı aşan kurguya işaret etmeyi amaçlamaktadır. Güncel olan her an eskimeye mahkûm olsa da, günceli de belirleyen ve aşan faktörler; kültürel, tarihi, stratejik boyut geçerliliğini koruyor. Bu anlamda, bu kitaptaki yazılar, bugünden yarını doğru okumaya/anlamaya imkân verecek; bir döneme ilişkin düşülmüş notlar, çözümlemeler olduğu kadar, ideolojik tüketime sunulan parlak söylemlerin yaldızını kazımayı denemektedir.
Soğuk savaş döneminin bitişini ilan eden Berlin Duvarı'nın yıkılışı ile Dünya Ticaret Merkezi'nin yıkılışı arasında geçen kısa sürede dünya “yoğunlaştırılmış bir yüzyıl”ı yaşadı. Bu on yıl içinde neredeyse bir yüzyılı kapsayacak yoğunlukta gelişmelere tanık olundu.
Küreselliğin Fay Hattı, dünya ile beraber Türkiye'nin içinden geçtiği yoğunlaştırılmış soğuk savaş sonrası dönemi, bir yüzyılın bitip yeni bir yüzyılın başladığı yılları kapsıyor.
Bu kitapta yer alan yazılar, dönemin dünyasını tanımaya ve tanımlamaya yönelik bir çabanın ürünü. Bu yazılar aynı zamanda dünya ölçeğinde yaşanan yeni kavramsal tartışmaların, uluslararası düzen arayışının bir muhatabı; üzerinde yaşadığı coğrafyanın anlamına ilişkin duyarlılık/sorumluluk sahibi bir bireyin sorgulaması olarak da okunabilir.
Bu yazılar, dönemsel olarak, Ortadoğu'dan Kafkaslar'a, Balkanlar'dan Avrupa Birliği'ne kadar çevremizde yaşanan sıcak gelişmeler karşısında günübirlik cevaplar yetiştirmekten çok, güncel olanı aşan kurguya işaret etmeyi amaçlamaktadır. Güncel olan her an eskimeye mahkûm olsa da, günceli de belirleyen ve aşan faktörler; kültürel, tarihi, stratejik boyut geçerliliğini koruyor. Bu anlamda, bu kitaptaki yazılar, bugünden yarını doğru okumaya/anlamaya imkân verecek; bir döneme ilişkin düşülmüş notlar, çözümlemeler olduğu kadar, ideolojik tüketime sunulan parlak söylemlerin yaldızını kazımayı denemektedir.