Bu eser, Göktürkler zamanında yaşamış bir Türk kahramanı Kürşad'ın yaşamını ve Göktürk devletinin yıkılışı sürecinde yaşanan olayları kurmaca bir esere özgü üslupla ele alınmıştır.
Kürşad, her yönden kendini yetiştirmiş bir savaşçıdır. Babasının düştüğü yanlışlıkları gözlemlemiş ve yer yer Kurultayda bu durumu dile getirmiştir. Buna rağmen Göktürk devletinin yıkılışını engelleyememiştir. Bu arada annesi ölmüş ve babası bir Çinli prensesle evlenmiş, Kürşad ablasıyla birlikte pek çok zorluk yaşamıştır. Ablası Aşina ile birlikte Göktürk devletini Çinli prensesin oyunlarından korumaya çalışmış ancak ne var ki bunda başarılı olamamıştır. Babası Çin hileleriyle öldürüldükten sonra devletin başına amcası Kara Kağan geçmiş ve yıkılış daha da hızlanmıştır.
Kara Kağan, İçing Katun'un entrikaları karşısında ilk başta bir süre direnmiş; fakat sonradan teslim olmuştur. Yanlış kararlar alarak Göktürk devletini yıkılışa götüren adımlar atmış Türk boylarını birbirine düşürmüştür.
Kürşad, bu durumu kabullenememiş ve kırk arkadaşıyla Çin'in kalbine darbe indirmeye karar vermiştir. Bu kararı almasına pek çok sebep olmakla birlikte asıl sebep, Çin zindanlarında hapsolunan yüzlerce yiğidi kurtarmaktır. Uzun ve çileli bir yolculuktan sonra Çin'in başkentine ulaşmış ve yağmurlu bir akşamda saraya baskın yapmıştır. Planlandığı gibi olmamış ve sağanak yağmur altında geri çekilmeye karar verilmiştir.
Wey Irmağı kenarında toplanan Türk yiğitleri, coşkun nehrin kenarında önemli bir karar alır ve yüzlerce Çin askerinin üzerine saldırırlar. Bu bile bile ölüme yürümektir. Bir bir uçmağa varan yiğitler, Kürşad'ın kutlu yolculuğunda onu yalnız bırakmak zorunda kalırlar.
Gökçen, Kürşat'a sıkı sıkıya sarılır fakat sırtına saplanan okla uçmağa varır. Kürşad, Gökçen'in çözülen ellerini görünce kararını değiştirir. Kılıcını çeker, Çin askerlerinin üzerine dörtnala saldırır.
“Yürekleri alperendi, kimseye baş eğmedi.
Yıktı zalim düzeni, mazlumlara değmedi.
Çökertti Çin Seddi'ni yine de öğünmedi.
Dönmediler geriye kırk yiğitle Kürşad.” Can Kurt
H. Nihal ATSIZ'a…
Kürşad ve kırk çerisi, Çin'in kalbine alev alev korku saldı bu gece. Ruhlar kandı yine Orhun'un sularından. Altayların yamaçlarında at koşturan tunç bilekli yiğitler, vuruşarak Kök Tengri'ye erişti birer birer… Uçmağa vardı Kürşad, fakat düşmedi yere…
“Madem unuttunuz Kürşad adlı çeriyi
Hatırlatırız yine yağmur kokan geceyi” Yusuf Tuna
H. Nihal ATSIZ'a…
Bu eser, Göktürkler zamanında yaşamış bir Türk kahramanı Kürşad'ın yaşamını ve Göktürk devletinin yıkılışı sürecinde yaşanan olayları kurmaca bir esere özgü üslupla ele alınmıştır.
Kürşad, her yönden kendini yetiştirmiş bir savaşçıdır. Babasının düştüğü yanlışlıkları gözlemlemiş ve yer yer Kurultayda bu durumu dile getirmiştir. Buna rağmen Göktürk devletinin yıkılışını engelleyememiştir. Bu arada annesi ölmüş ve babası bir Çinli prensesle evlenmiş, Kürşad ablasıyla birlikte pek çok zorluk yaşamıştır. Ablası Aşina ile birlikte Göktürk devletini Çinli prensesin oyunlarından korumaya çalışmış ancak ne var ki bunda başarılı olamamıştır. Babası Çin hileleriyle öldürüldükten sonra devletin başına amcası Kara Kağan geçmiş ve yıkılış daha da hızlanmıştır.
Kara Kağan, İçing Katun'un entrikaları karşısında ilk başta bir süre direnmiş; fakat sonradan teslim olmuştur. Yanlış kararlar alarak Göktürk devletini yıkılışa götüren adımlar atmış Türk boylarını birbirine düşürmüştür.
Kürşad, bu durumu kabullenememiş ve kırk arkadaşıyla Çin'in kalbine darbe indirmeye karar vermiştir. Bu kararı almasına pek çok sebep olmakla birlikte asıl sebep, Çin zindanlarında hapsolunan yüzlerce yiğidi kurtarmaktır. Uzun ve çileli bir yolculuktan sonra Çin'in başkentine ulaşmış ve yağmurlu bir akşamda saraya baskın yapmıştır. Planlandığı gibi olmamış ve sağanak yağmur altında geri çekilmeye karar verilmiştir.
Wey Irmağı kenarında toplanan Türk yiğitleri, coşkun nehrin kenarında önemli bir karar alır ve yüzlerce Çin askerinin üzerine saldırırlar. Bu bile bile ölüme yürümektir. Bir bir uçmağa varan yiğitler, Kürşad'ın kutlu yolculuğunda onu yalnız bırakmak zorunda kalırlar.
Gökçen, Kürşat'a sıkı sıkıya sarılır fakat sırtına saplanan okla uçmağa varır. Kürşad, Gökçen'in çözülen ellerini görünce kararını değiştirir. Kılıcını çeker, Çin askerlerinin üzerine dörtnala saldırır.
“Yürekleri alperendi, kimseye baş eğmedi.
Yıktı zalim düzeni, mazlumlara değmedi.
Çökertti Çin Seddi'ni yine de öğünmedi.
Dönmediler geriye kırk yiğitle Kürşad.” Can Kurt
H. Nihal ATSIZ'a…
Kürşad ve kırk çerisi, Çin'in kalbine alev alev korku saldı bu gece. Ruhlar kandı yine Orhun'un sularından. Altayların yamaçlarında at koşturan tunç bilekli yiğitler, vuruşarak Kök Tengri'ye erişti birer birer… Uçmağa vardı Kürşad, fakat düşmedi yere…
“Madem unuttunuz Kürşad adlı çeriyi
Hatırlatırız yine yağmur kokan geceyi” Yusuf Tuna
H. Nihal ATSIZ'a…