Yurdundan koparılıp kovulan insanların hikâyeleriyle karşılaşmak, usundan sürgüne gönderiyor Kerem'i.
O, aşkından sürgün yediğini sanıyor daha çok.
Tıpkı akıl hastanesinde karasevdadan müebbet G. Öztolon'un dillendirdiği gibi:
"Aşkımın şiddetinden koptu gönül freni Doktor beni sanıyor; bu hâlâ şizofreni!"
Aşkından, yurdundan, yaşamından velhasıl ana rahminden sürgün edilen bizler! Hangimiz "Ben Kerem değilim!" diyebilir acaba?
Herkesten özenle gizlediğimiz iç dünyamızın engizlerinde tozlanmış, is ve küf kokan ne çok urbamız saklıdır kim bilir?
Yurdundan koparılıp kovulan insanların hikâyeleriyle karşılaşmak, usundan sürgüne gönderiyor Kerem'i.
O, aşkından sürgün yediğini sanıyor daha çok.
Tıpkı akıl hastanesinde karasevdadan müebbet G. Öztolon'un dillendirdiği gibi:
"Aşkımın şiddetinden koptu gönül freni Doktor beni sanıyor; bu hâlâ şizofreni!"
Aşkından, yurdundan, yaşamından velhasıl ana rahminden sürgün edilen bizler! Hangimiz "Ben Kerem değilim!" diyebilir acaba?
Herkesten özenle gizlediğimiz iç dünyamızın engizlerinde tozlanmış, is ve küf kokan ne çok urbamız saklıdır kim bilir?