"... hele de Tehcirin yüzüncü yılı, korkunç olacak Türkler için korkunç... 2015... Bizim için muhteşem o muhteşem o muhteşem yılı yaşayabilmek ve görebilmek isterdim... Bizler için muhteşem onlar için korkunç olacak o yılı..."
"...Yerde kendi kanımı gördüm, kanım dalga dalga yayılıp bir bayrak gibi açıldı. Kulaç attım ölüm sularında Tanrıya doğru...
.... bir süngünün yaklaştığını hissettim. Sağ kulağımın arkasına saplandığını ve kemiklerimin kıtırtısını duydum, gözlerimde ölüm sevinci, düşmana gururla baktım! Sonra apak bir düynaya havalandım. Bulutumsu bir güzellik sardı dört bir yanımı. Aşağıda bir beden yatırdu, kendimi tanıdım. Onu bir kenara itiyorlar! Çizmeli ayaklarıyla. Elmalı Köprüsü'no görüyorum. Aşağıda kanlar içinde beden Mehmet Sait'ti. Ben Şahin'dim göklerde uçan... ağıtlar duyuyorum, ilahiler, türküler dualar yükseliyor, sonsuzluğun müziğini duyuyorum, bir mekandan başka mekana yükseliyorum.
Ben yanmazsan, sen yanmazsan diye bir türkü tutturmuşum...
Sonsuzluğa söylenen bir türkü...
Ben erişilmezliğe otağ kurmuşum!"
Uzatkmıyak. Tam onyedi gülle saydık mağaranın önüne, depemize düşen. Her seferinde mağaranın ağzı birez daha güccüldü, güccüldü, soona tamamen gapandı. Tozdan talaz-dan göz göze görmez oldu.
Barıt gohusundan nefes alameyk nerdeyse, azıcık bir delik galmıştı ki bi tene daha düştü orayı da gapattı.
Geldik mi gara zindanlarda. Göz göze görmey uşaklar ağley, bağıranlar, çağıranlar...
"Kele bizi diri diri mezara gömüy bu gavurlar" deyenler...
Top atışları devam ediy, makinelinin tıkırtılarını duyuyk... Birileri bi çapıt mapıt yaktı.
Hava deliği galmamış... Kele uşaklar nedek? Mezarcı Hamiş dedi ki:
"Eğer bir menfez münfez açmazsak hepimiz diri diri ölürük..."
"Bu nasıl hanek?"
"...İşte bir Fransız kurşunu geliyor. Kör mü kör. Onca boşluğun içinde Karayılan'ı buluyor... Karayılan vuruldu. Gözlerinin önünden oğlu, bebesi geçiyor... Ve içinden bir umut: O da büyüyecek.... O da savaşacak yurdu, vatanı, milleti, bayrağı için..."
"... Bazı inançlar öldürmeyi emrediyor. Bunu da Yüce Tanrı adına yapıyorlar. Bu bizzet Yüce Tanrıya hakaret değil de nedir?!"
"... Yozgat'ı da ele geçirdiler. Halka Şeyhülislam dürrizade Abdullah'ın fetvasını okuyorlar: 'Mustafa Kemal'in katli vaciptir!"
"... Bombardıman sürdü. Açlık büyüdü, büyüdü, büyüdü. Midelere sığmaz oldu, sinlikleri doldurdu... Açlık gözü doymayan Azrail'i çağırır oldu! Ve Azrail acımadan açları biçti, biçti, biçti...
'Dünyada aç mezarı yoktur!' sözü zait oldu!"
"... hele de Tehcirin yüzüncü yılı, korkunç olacak Türkler için korkunç... 2015... Bizim için muhteşem o muhteşem o muhteşem yılı yaşayabilmek ve görebilmek isterdim... Bizler için muhteşem onlar için korkunç olacak o yılı..."
"...Yerde kendi kanımı gördüm, kanım dalga dalga yayılıp bir bayrak gibi açıldı. Kulaç attım ölüm sularında Tanrıya doğru...
.... bir süngünün yaklaştığını hissettim. Sağ kulağımın arkasına saplandığını ve kemiklerimin kıtırtısını duydum, gözlerimde ölüm sevinci, düşmana gururla baktım! Sonra apak bir düynaya havalandım. Bulutumsu bir güzellik sardı dört bir yanımı. Aşağıda bir beden yatırdu, kendimi tanıdım. Onu bir kenara itiyorlar! Çizmeli ayaklarıyla. Elmalı Köprüsü'no görüyorum. Aşağıda kanlar içinde beden Mehmet Sait'ti. Ben Şahin'dim göklerde uçan... ağıtlar duyuyorum, ilahiler, türküler dualar yükseliyor, sonsuzluğun müziğini duyuyorum, bir mekandan başka mekana yükseliyorum.
Ben yanmazsan, sen yanmazsan diye bir türkü tutturmuşum...
Sonsuzluğa söylenen bir türkü...
Ben erişilmezliğe otağ kurmuşum!"
Uzatkmıyak. Tam onyedi gülle saydık mağaranın önüne, depemize düşen. Her seferinde mağaranın ağzı birez daha güccüldü, güccüldü, soona tamamen gapandı. Tozdan talaz-dan göz göze görmez oldu.
Barıt gohusundan nefes alameyk nerdeyse, azıcık bir delik galmıştı ki bi tene daha düştü orayı da gapattı.
Geldik mi gara zindanlarda. Göz göze görmey uşaklar ağley, bağıranlar, çağıranlar...
"Kele bizi diri diri mezara gömüy bu gavurlar" deyenler...
Top atışları devam ediy, makinelinin tıkırtılarını duyuyk... Birileri bi çapıt mapıt yaktı.
Hava deliği galmamış... Kele uşaklar nedek? Mezarcı Hamiş dedi ki:
"Eğer bir menfez münfez açmazsak hepimiz diri diri ölürük..."
"Bu nasıl hanek?"
"...İşte bir Fransız kurşunu geliyor. Kör mü kör. Onca boşluğun içinde Karayılan'ı buluyor... Karayılan vuruldu. Gözlerinin önünden oğlu, bebesi geçiyor... Ve içinden bir umut: O da büyüyecek.... O da savaşacak yurdu, vatanı, milleti, bayrağı için..."
"... Bazı inançlar öldürmeyi emrediyor. Bunu da Yüce Tanrı adına yapıyorlar. Bu bizzet Yüce Tanrıya hakaret değil de nedir?!"
"... Yozgat'ı da ele geçirdiler. Halka Şeyhülislam dürrizade Abdullah'ın fetvasını okuyorlar: 'Mustafa Kemal'in katli vaciptir!"
"... Bombardıman sürdü. Açlık büyüdü, büyüdü, büyüdü. Midelere sığmaz oldu, sinlikleri doldurdu... Açlık gözü doymayan Azrail'i çağırır oldu! Ve Azrail acımadan açları biçti, biçti, biçti...
'Dünyada aç mezarı yoktur!' sözü zait oldu!"