Popeye, pınarı çevreleyen çalılar perdesi arkasından, adamın su içişine bakıyordu. Yoldan belli belirsiz bir patika geliyordu pınara. Popeye, adamın -uzun boylu, zayıf bir adam, şapkasız, eski kurşuni bir pantolon giymiş, kolunda da tüid bir ceke- patikada belirip, pınardan su içmek için düz çöktüğünü görmüştü.
Pınar, bir kayın ağacı dibinden kaynıyor, dalga dalga kumlar üstünden, kıvrılarak akıp gidiyordu. Gün ışığının, dağılarak içinde kaybolduğu sık kamışlar, şimşirler, servi ve ökaliptus ağaçları vardı pınarın çevresinde. Bir yerde, saklı ve gizli, ama hemen oracıkta, bir kuş üç kere ötüp sustu.
Popeye, pınarı çevreleyen çalılar perdesi arkasından, adamın su içişine bakıyordu. Yoldan belli belirsiz bir patika geliyordu pınara. Popeye, adamın -uzun boylu, zayıf bir adam, şapkasız, eski kurşuni bir pantolon giymiş, kolunda da tüid bir ceke- patikada belirip, pınardan su içmek için düz çöktüğünü görmüştü.
Pınar, bir kayın ağacı dibinden kaynıyor, dalga dalga kumlar üstünden, kıvrılarak akıp gidiyordu. Gün ışığının, dağılarak içinde kaybolduğu sık kamışlar, şimşirler, servi ve ökaliptus ağaçları vardı pınarın çevresinde. Bir yerde, saklı ve gizli, ama hemen oracıkta, bir kuş üç kere ötüp sustu.