Türk edebiyatının büyük ustalarından Sabahattin Ali'nin ölümsüz eseri KuyucaklıYusuf, edebiyatımızın büyük bir ilgiyle okunmaya devam eden başyapıtlarından.Kuyucaklı Yusuf zorlu bir aşkın, cinayetin, ıssızlığın, hiçbir yere ait olamamanın,küçük taşra hayatının, kötülüğe direnmenin, çarpık düzenin, olmayan adaletin, itirafedilemeyen duyguların, yabanıl toplumsal düzenin, zulmün, isyanın, trajik bir sonunhikâyesi…
“Yalnız, gökyüzündeki yıldızlardan çayın dibindeki çakıllara, doğu tarafından kopupgelen bulutlardan batı tarafındaki denize kadar uzanan ve yayılan bu kocamangecenin içinde, yapayalnızdı. Düşüncelerini hangi istikamete koşturursa koştursun,karşısına kimse çıkmıyordu. Şu anda bu koskoca dünya üzerinde kendisini düşünenbir tek kişi bile mevcut olmadığına o kadar emniyeti vardı ki, acı bir kabadayılıklakendisi de hiç kimseyi düşünülmeye layık bulmuyor; fakat bundan, sebebinianlayamadığı bir üzüntü duyuyordu. Acaba onu sahiden hiç düşünen yok muydu veo hiç kimseyi düşünmemekte, kendini yalnız bulmakta bu kadar haklı mıydı?”
Türk edebiyatının büyük ustalarından Sabahattin Ali'nin ölümsüz eseri KuyucaklıYusuf, edebiyatımızın büyük bir ilgiyle okunmaya devam eden başyapıtlarından.Kuyucaklı Yusuf zorlu bir aşkın, cinayetin, ıssızlığın, hiçbir yere ait olamamanın,küçük taşra hayatının, kötülüğe direnmenin, çarpık düzenin, olmayan adaletin, itirafedilemeyen duyguların, yabanıl toplumsal düzenin, zulmün, isyanın, trajik bir sonunhikâyesi…
“Yalnız, gökyüzündeki yıldızlardan çayın dibindeki çakıllara, doğu tarafından kopupgelen bulutlardan batı tarafındaki denize kadar uzanan ve yayılan bu kocamangecenin içinde, yapayalnızdı. Düşüncelerini hangi istikamete koşturursa koştursun,karşısına kimse çıkmıyordu. Şu anda bu koskoca dünya üzerinde kendisini düşünenbir tek kişi bile mevcut olmadığına o kadar emniyeti vardı ki, acı bir kabadayılıklakendisi de hiç kimseyi düşünülmeye layık bulmuyor; fakat bundan, sebebinianlayamadığı bir üzüntü duyuyordu. Acaba onu sahiden hiç düşünen yok muydu veo hiç kimseyi düşünmemekte, kendini yalnız bulmakta bu kadar haklı mıydı?”