Bizler, yani şehirlerde yaşayanlar zamanın nasıl geçtiğini anlamayız. Çünkü bunu anlayacak kadar zamanımız olmaz hiç. Pek azımız "göğe bakma duraklarında" dururuz. Çoğumuzun ona da vakti yoktur. Alınacak şeyler vardır hep, izlenecek filmler, diziler, gezilecek vitrinler... Sonra azıcık boş kalsak panikle gözümüze dayarız parlak bir ekranı. Öyle ya zibille fotoğraf, video vs. beğeni beklemektedir. Fakat büyüttükçe artık doyuramadığımız egomuz yine de sıkılır ve daha der hep daha!
Peki, hep mi böyleydi? İşte bu kitapta Enver AY öyle olmadığını anlatıyor. Kozluca'da, eski bir Anadolu köyünde, sükûnet, tevazu, yetinme ve emekle yaşamın nasıl yaratıldığını anlatarak veriyor cevabı. Fonuna Türkiye'yi alarak bir araştırmacı titizliğiyle, verilerle gösteriyor Kozluca'nın değişimini. Bitki örtüsünden gelininin örtüsüne, yiyip içmesinden eğlencesine, okuryazarından eşkıyasına kadar panoramik bakışla anlatıyor doğup büyüdüğü köyün kültürünü. Üstelik kelimelerin şımarık oyunlarıyla değil, eskiye özgü naif bir sadelikle; Kozlucalı'nın dokuma tezgahında yaptığı gibi, ilmek ilmek...
Kozluca köyünde yaşayanlar, yaşamış olanlar için zamanın aynasından bir izdüşümü. Fakat sadece onlar için değil, "orda bir köy var" uzaklığında yaşayanlar için de bu kitap.
Serkan Esen
Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni
Bizler, yani şehirlerde yaşayanlar zamanın nasıl geçtiğini anlamayız. Çünkü bunu anlayacak kadar zamanımız olmaz hiç. Pek azımız "göğe bakma duraklarında" dururuz. Çoğumuzun ona da vakti yoktur. Alınacak şeyler vardır hep, izlenecek filmler, diziler, gezilecek vitrinler... Sonra azıcık boş kalsak panikle gözümüze dayarız parlak bir ekranı. Öyle ya zibille fotoğraf, video vs. beğeni beklemektedir. Fakat büyüttükçe artık doyuramadığımız egomuz yine de sıkılır ve daha der hep daha!
Peki, hep mi böyleydi? İşte bu kitapta Enver AY öyle olmadığını anlatıyor. Kozluca'da, eski bir Anadolu köyünde, sükûnet, tevazu, yetinme ve emekle yaşamın nasıl yaratıldığını anlatarak veriyor cevabı. Fonuna Türkiye'yi alarak bir araştırmacı titizliğiyle, verilerle gösteriyor Kozluca'nın değişimini. Bitki örtüsünden gelininin örtüsüne, yiyip içmesinden eğlencesine, okuryazarından eşkıyasına kadar panoramik bakışla anlatıyor doğup büyüdüğü köyün kültürünü. Üstelik kelimelerin şımarık oyunlarıyla değil, eskiye özgü naif bir sadelikle; Kozlucalı'nın dokuma tezgahında yaptığı gibi, ilmek ilmek...
Kozluca köyünde yaşayanlar, yaşamış olanlar için zamanın aynasından bir izdüşümü. Fakat sadece onlar için değil, "orda bir köy var" uzaklığında yaşayanlar için de bu kitap.
Serkan Esen
Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni