Menekşe,
Bozcaada'da yaşayan orta halli bir ailenin beş çocuğundan biriydi.
Büyükten küçüğe sıralamada üçüncü
ama yaramazlıkta her zaman birinciydi.
Ailesiyle birlikte Türk Mahallesi'nde oturuyordu.
Evleri, Köprülü Mehmet Paşa Camii'nin elli metre üstünde,
İskele Meydanı'na beş dakikalık mesafedeydi.
Oradaki herkes gibiydiler.
Kendilerine yetecek kadar tarla ve üzüm bağları vardı.
İnanışları gereği şarap yapmaz
ama üzümlerini şarap üreticilerine satarlardı.
Bozcaada'da sokak ve deniz çocukların büyüdüğü yerlerdi.
Gün boyu adanın dar sokaklarında deli gibi koşar,
denizde balık gibi yüzerlerdi.
Çocuklar büyüdüğünde bağ ve bahçe işlerinde çalışır
ama yaşları ne olursa olsun sokaktan hiçbir zaman kopmazlardı.
Gece yarısı dışarıdan gelen tiz bir ıslık,
evin delikanlısını sokağa döker,
annenin, “Yine nereye?” sorusu her zaman yanıtsız kalırdı.
Aşıklar adanın ıssız kuytularında buluşur,
begonviller altında sevişirlerdi..
Menekşe,
Bozcaada'da yaşayan orta halli bir ailenin beş çocuğundan biriydi.
Büyükten küçüğe sıralamada üçüncü
ama yaramazlıkta her zaman birinciydi.
Ailesiyle birlikte Türk Mahallesi'nde oturuyordu.
Evleri, Köprülü Mehmet Paşa Camii'nin elli metre üstünde,
İskele Meydanı'na beş dakikalık mesafedeydi.
Oradaki herkes gibiydiler.
Kendilerine yetecek kadar tarla ve üzüm bağları vardı.
İnanışları gereği şarap yapmaz
ama üzümlerini şarap üreticilerine satarlardı.
Bozcaada'da sokak ve deniz çocukların büyüdüğü yerlerdi.
Gün boyu adanın dar sokaklarında deli gibi koşar,
denizde balık gibi yüzerlerdi.
Çocuklar büyüdüğünde bağ ve bahçe işlerinde çalışır
ama yaşları ne olursa olsun sokaktan hiçbir zaman kopmazlardı.
Gece yarısı dışarıdan gelen tiz bir ıslık,
evin delikanlısını sokağa döker,
annenin, “Yine nereye?” sorusu her zaman yanıtsız kalırdı.
Aşıklar adanın ıssız kuytularında buluşur,
begonviller altında sevişirlerdi..