Ebu Abdullah b. el-Arabi anlatır: Küfe'de bir yerde oturuyordum. Bir kör, hayvan ve köle tüccarının yanına gelip şöyle dedi: Ey tüccar! Benim için öyle bir merkep bul ki: Çok büyük olmasın, küçümsenecek derecede küçük olmasın. Yol boş olduğunda hızlı gitsin, kalabalıklaştığında yavaşlasın. Beni direklere çarptırmasın, toz-toprak altında da bırakmasın, yiyeceğini azalttığımda sabretsin, çoğalttığımda şükretsin. Ben bindiğimde sakin olsun, başkası bindiğinde şahlansın. Sonunda tüccar şöyle dedi: Ey Allah'ın kulu! Şayet kadı merkebe dönüştürülecek olursa, işte ancak o zaman bu isteğine kavuşursun.
Ebu Abdullah b. el-Arabi anlatır: Küfe'de bir yerde oturuyordum. Bir kör, hayvan ve köle tüccarının yanına gelip şöyle dedi: Ey tüccar! Benim için öyle bir merkep bul ki: Çok büyük olmasın, küçümsenecek derecede küçük olmasın. Yol boş olduğunda hızlı gitsin, kalabalıklaştığında yavaşlasın. Beni direklere çarptırmasın, toz-toprak altında da bırakmasın, yiyeceğini azalttığımda sabretsin, çoğalttığımda şükretsin. Ben bindiğimde sakin olsun, başkası bindiğinde şahlansın. Sonunda tüccar şöyle dedi: Ey Allah'ın kulu! Şayet kadı merkebe dönüştürülecek olursa, işte ancak o zaman bu isteğine kavuşursun.