“Bir yüzyıl boyunca doğmamış olan ben, annemin rahminde örtülerin altında saklanmış olarak Bhrigu soyuna mensup herkesin hatta doğmamış olanların yok edilirken attıkları çığlıkları duydum. İşte kalbimin öfkeyle dolduğu zamanlardı bunlar. Ne annem ve babam ne de hamile kadınlar ile soyumun mensuplarına hiç kimse yardım etmedi kurtulsunlar diye ölümden. Ve benim annem hiç kimsenin onları korumadığını bildiği için beni bu şekilde sakladı. Eğer yeryüzünde adaleti sağlayacak tek bir kişi olsaydı bu günahın işlenmesine hiç kimse cesaret etmeyecekti. Suç cezalandırılmazsa daha büyük bir suç işlenir. İşlenmiş bir suçu cezalandırmaya gücü olan bir adam, bir haksızlık olduğunu bildiği hâlde haklıyı savunmaz, suçluyu cezalandırmazsa aynı suçu işlemiş sayılır. Mademki babam ölürken onu kurtarmaya gücü olan kudretli krallar parmaklarını oynatmadılar, o zaman işlenmiş bu suça karşı öfkelenmiş olmaya ve onların sağlamadığı adaleti sağlamaya hakkım var. Ben yaratıcının kendisi olarak adaleti sağlamak üzere suçu işlemiş olanı yok etme hakkına sahibim!” (Adi Parva)
Anonim olduğu konusunda bazı söylemler olsa da tüm dünya Bharata soyunun destansı hikâyesini, kendinden önceki ve sonraki zamanları bilme gücü kendisine verilmiş olan Krişna Vyasa Dvaipayana'nin yazdığı yüz bin beyitten oluşan Mahabharata anlatısıyla öğrendi.
Dünyada, kitap haline getirilmiş ilk destanı Mahabharata, Sanskrit dilinde (Sanskritçe) yazılmış olup on sekiz kitaplık bir dizidir. Ana kaynağından şiirsel anlatımına sadık kalarak Ayâsya tarafından yorumsuz çevrilmiştir.
Bu destan kendi içinde kendini oluşturan hikâyeleri ve bölümleriyle insanlığın döngüsünü anlatmaktadır.“Maya, Krişna'nın bu isteğini duyunca kalbi heyecanla çarptı. Tanrıların göksel saraylarına denk bir sarayı yeryüzünde inşaedecek olmanın mutluluğu bir kenara, Kralların Kralı Yudhişthira'yı mutlu edecek bir hizmette bulunmak, zaten çok yüce birgörevdi.”“Böylece onun benden istediği her şeyi yerine getirdim. Ancak Vidura, Draupadi'ye yapılanların Bharata soyunun yok edilmesihükmünün verilmesine neden olduğunu söyledi.”(Sabha Parva)
“Bir yüzyıl boyunca doğmamış olan ben, annemin rahminde örtülerin altında saklanmış olarak Bhrigu soyuna mensup herkesin hatta doğmamış olanların yok edilirken attıkları çığlıkları duydum. İşte kalbimin öfkeyle dolduğu zamanlardı bunlar. Ne annem ve babam ne de hamile kadınlar ile soyumun mensuplarına hiç kimse yardım etmedi kurtulsunlar diye ölümden. Ve benim annem hiç kimsenin onları korumadığını bildiği için beni bu şekilde sakladı. Eğer yeryüzünde adaleti sağlayacak tek bir kişi olsaydı bu günahın işlenmesine hiç kimse cesaret etmeyecekti. Suç cezalandırılmazsa daha büyük bir suç işlenir. İşlenmiş bir suçu cezalandırmaya gücü olan bir adam, bir haksızlık olduğunu bildiği hâlde haklıyı savunmaz, suçluyu cezalandırmazsa aynı suçu işlemiş sayılır. Mademki babam ölürken onu kurtarmaya gücü olan kudretli krallar parmaklarını oynatmadılar, o zaman işlenmiş bu suça karşı öfkelenmiş olmaya ve onların sağlamadığı adaleti sağlamaya hakkım var. Ben yaratıcının kendisi olarak adaleti sağlamak üzere suçu işlemiş olanı yok etme hakkına sahibim!” (Adi Parva)
Anonim olduğu konusunda bazı söylemler olsa da tüm dünya Bharata soyunun destansı hikâyesini, kendinden önceki ve sonraki zamanları bilme gücü kendisine verilmiş olan Krişna Vyasa Dvaipayana'nin yazdığı yüz bin beyitten oluşan Mahabharata anlatısıyla öğrendi.
Dünyada, kitap haline getirilmiş ilk destanı Mahabharata, Sanskrit dilinde (Sanskritçe) yazılmış olup on sekiz kitaplık bir dizidir. Ana kaynağından şiirsel anlatımına sadık kalarak Ayâsya tarafından yorumsuz çevrilmiştir.
Bu destan kendi içinde kendini oluşturan hikâyeleri ve bölümleriyle insanlığın döngüsünü anlatmaktadır.“Maya, Krişna'nın bu isteğini duyunca kalbi heyecanla çarptı. Tanrıların göksel saraylarına denk bir sarayı yeryüzünde inşaedecek olmanın mutluluğu bir kenara, Kralların Kralı Yudhişthira'yı mutlu edecek bir hizmette bulunmak, zaten çok yüce birgörevdi.”“Böylece onun benden istediği her şeyi yerine getirdim. Ancak Vidura, Draupadi'ye yapılanların Bharata soyunun yok edilmesihükmünün verilmesine neden olduğunu söyledi.”(Sabha Parva)