Makāmât-ı Câmî, İslâmî ilimler, tasavvuf, dil, edebiyat ve şiir sanatı alanında şöhreti Hindistan'dan Balkanlara kadar yayılmış Molla Abdurrahman Câmî'nin (1414-1492) doğumunu, hayatını, gündelik yaşantısını, medrese ve ders halkalarında karşılaştığı sorunları, ilmi tartışmalarını, ulema hakkındaki görüşlerini keza; dönemin sosyal, siyasal, tarihsel ve kültürel olaylarını, tekke atışmalarını, mezhep çekişmelerini ve daha pek çok konuyu ihtiva eden bir şerh-i hal (biyografi) kitabı olmakla beraber aynı zamanda kaynak bir tarih kitabıdır.
Eser, tekke kültürü, mürid-mürşid ilişkileri gibi Horasan/Orta Asya tasavvuf tarihi ile ilgili önemli anlatımlarla birlikte, Kadızâde Rumî, Ali Kuşçu gibi Osmanlı bilim tarihinden şahsiyetler hakkında önemli bilgiler verir. Kitapta örneğin; Şeyhü'l-Ekber İbn Arabî düşünce ve öğretisinin Horasan/Orta Asya tekke ve medreselerinde nasıl yankılandığını, hangi tartışmaları beraberinde getirdiği ayrıntılı şekilde anlatılır. Eser, Osmanlı Devleti'nin doğu siyaseti tarihini ilgilendiren meselelere de değindiğinden; gerek Anadolu tarihi araştırmacıları gerekse genel Türk tarihi veya özelde Timurlular tarihi ile ilgili araştırmacılar için de önemli bir kaynak mesabesindedir.
Makāmât-ı Câmî, İslâmî ilimler, tasavvuf, dil, edebiyat ve şiir sanatı alanında şöhreti Hindistan'dan Balkanlara kadar yayılmış Molla Abdurrahman Câmî'nin (1414-1492) doğumunu, hayatını, gündelik yaşantısını, medrese ve ders halkalarında karşılaştığı sorunları, ilmi tartışmalarını, ulema hakkındaki görüşlerini keza; dönemin sosyal, siyasal, tarihsel ve kültürel olaylarını, tekke atışmalarını, mezhep çekişmelerini ve daha pek çok konuyu ihtiva eden bir şerh-i hal (biyografi) kitabı olmakla beraber aynı zamanda kaynak bir tarih kitabıdır.
Eser, tekke kültürü, mürid-mürşid ilişkileri gibi Horasan/Orta Asya tasavvuf tarihi ile ilgili önemli anlatımlarla birlikte, Kadızâde Rumî, Ali Kuşçu gibi Osmanlı bilim tarihinden şahsiyetler hakkında önemli bilgiler verir. Kitapta örneğin; Şeyhü'l-Ekber İbn Arabî düşünce ve öğretisinin Horasan/Orta Asya tekke ve medreselerinde nasıl yankılandığını, hangi tartışmaları beraberinde getirdiği ayrıntılı şekilde anlatılır. Eser, Osmanlı Devleti'nin doğu siyaseti tarihini ilgilendiren meselelere de değindiğinden; gerek Anadolu tarihi araştırmacıları gerekse genel Türk tarihi veya özelde Timurlular tarihi ile ilgili araştırmacılar için de önemli bir kaynak mesabesindedir.