Malazgirt ve Anadolu'nun fethi, Türk Destanı içindeki asıl yerini, ileride elbette alacaktır. Ancak, büyük zaferin 900. yıldönümü münasebetiyle, bu konuda yazdığım parçaları biraraya getirerek yayınlamayı gerekli buldum.
Bu kitabı meydana getiren parçalar, daha çok, kahramanlar tarafından veya kahramanlar için söylenmiş tiratlardır. Bu bakımdan, bütün olarak bir destan niteliği göstermezler. Fakat, yukarıda da belirttiğim gibi, ileride, olayların ve olayları yaratanların zamanımıza kadar gelen yankılarını değerlendirerek bir destan yapmak ve Türk Destanı'ndaki yerine koymak mümkün olabilecektir.
N.Y.G.
Destan, insanın bir anlık duygulanması ile yazılabilecek bir şiir türü değildir. Geçmişe ait oldukları için araştırma gerektirir. Geniş bir dil ve tarih kültürü icap ettirir. Sabırlı ve çileli bir çalışma gerektirir. Bunlar Destan yazmayı zor bir hale getiriyor. Bu yüzden, şairlerimiz, başlangıçta şiir yazmaya hevesleniyor fakat işin zorluğunu anlayınca bırakıyorlar.” diyen Gençosmanoğlu, büyük bir zorluğu başararak tarihe kalmış ve Türk okurlarını kendi tarihlerine katmıştır. Bu bakımdan Malazgirt Zaferi'nin 950. yılında destan şairinin Malazgirt Destanı adlı bu kitabının (ilk yayınlanışından 50 yıl sonra) yeniden Türk okurları ile buluşturulması son derece önemli ve tarihi bir iş olarak değerlendirilmelidir. Anadolu topraklarını yurt tutmamızı sağlayan Sultan Alp Arslan'ın ve tarihî tüm ervahın ruhlarını tebcil eden Malazgirt Destanı'nın yeniden yayınlanması, Türk okurlarının tarihsel varlık alanları ile estetik düzeyde temas kurmasına katkı sunacaktır.
Mehmet Akif Ersoy'un yazıp milletine armağan ettiği İstiklal Marşı olmadan nasıl bayrak töreni yapılmazsa, N. Y. Gençosmanoğlu'nun Malazgirt Destanı kitabında yer alan Malazgirt Marşı adlı şiiri olmadan da Malazgirt Zaferi töreni yapılamaz. Malazgirt, bir yer adı olmaktan daha çok tarihsel Türk ruhunun somutlanmasıdır. Türk ruhunun şiir metinleri aracılığı ile gelecek kuşaklara aktarılmasına öncülük eden Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu başta olmak üzere, kitabın yeniden yayınlanmasında gayretlerini gördüğüm Hakan Sarı Beyefendi ve tüm Ihlamur Yayınları çalışanlarına soylu selam ve saygılar ile şahsım ve ulusum adına teşekkür ediyorum.
Prof. Dr. Mitat DURMUŞ
Malazgirt ve Anadolu'nun fethi, Türk Destanı içindeki asıl yerini, ileride elbette alacaktır. Ancak, büyük zaferin 900. yıldönümü münasebetiyle, bu konuda yazdığım parçaları biraraya getirerek yayınlamayı gerekli buldum.
Bu kitabı meydana getiren parçalar, daha çok, kahramanlar tarafından veya kahramanlar için söylenmiş tiratlardır. Bu bakımdan, bütün olarak bir destan niteliği göstermezler. Fakat, yukarıda da belirttiğim gibi, ileride, olayların ve olayları yaratanların zamanımıza kadar gelen yankılarını değerlendirerek bir destan yapmak ve Türk Destanı'ndaki yerine koymak mümkün olabilecektir.
N.Y.G.
Destan, insanın bir anlık duygulanması ile yazılabilecek bir şiir türü değildir. Geçmişe ait oldukları için araştırma gerektirir. Geniş bir dil ve tarih kültürü icap ettirir. Sabırlı ve çileli bir çalışma gerektirir. Bunlar Destan yazmayı zor bir hale getiriyor. Bu yüzden, şairlerimiz, başlangıçta şiir yazmaya hevesleniyor fakat işin zorluğunu anlayınca bırakıyorlar.” diyen Gençosmanoğlu, büyük bir zorluğu başararak tarihe kalmış ve Türk okurlarını kendi tarihlerine katmıştır. Bu bakımdan Malazgirt Zaferi'nin 950. yılında destan şairinin Malazgirt Destanı adlı bu kitabının (ilk yayınlanışından 50 yıl sonra) yeniden Türk okurları ile buluşturulması son derece önemli ve tarihi bir iş olarak değerlendirilmelidir. Anadolu topraklarını yurt tutmamızı sağlayan Sultan Alp Arslan'ın ve tarihî tüm ervahın ruhlarını tebcil eden Malazgirt Destanı'nın yeniden yayınlanması, Türk okurlarının tarihsel varlık alanları ile estetik düzeyde temas kurmasına katkı sunacaktır.
Mehmet Akif Ersoy'un yazıp milletine armağan ettiği İstiklal Marşı olmadan nasıl bayrak töreni yapılmazsa, N. Y. Gençosmanoğlu'nun Malazgirt Destanı kitabında yer alan Malazgirt Marşı adlı şiiri olmadan da Malazgirt Zaferi töreni yapılamaz. Malazgirt, bir yer adı olmaktan daha çok tarihsel Türk ruhunun somutlanmasıdır. Türk ruhunun şiir metinleri aracılığı ile gelecek kuşaklara aktarılmasına öncülük eden Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu başta olmak üzere, kitabın yeniden yayınlanmasında gayretlerini gördüğüm Hakan Sarı Beyefendi ve tüm Ihlamur Yayınları çalışanlarına soylu selam ve saygılar ile şahsım ve ulusum adına teşekkür ediyorum.
Prof. Dr. Mitat DURMUŞ