Türkiye'de en çok işlenen suçlar, malvarlığına karşı işlenen suçlardır. Günden güne de suç sayısı artmaktadır. Bu nedenle, Yeni Türk Ceza Kanunu'nda malvarlığına karşı işlenen suçlar konusunu yazdığımızda, uygulamada karşılaşılan davaların yaklaşık yüzde ellisini çözeceğimizi düşündük, bunun için uygulamacının ihtiyacı olduğuna inandığımız elinizdeki kitabı kaleme aldık.
Hep hayalimizde, makale tadında kitap çıkarma düşüncesi vardı. Öyle bir kitap olmalı idi ki, makale kadar ayrıntılı olsun, içermesi gereken her konuyu içersin, ancak kapsam dışında kalması gereken hiçbir konuyu da içine almasın. Bu düşünce ile, her bir konuyu ele alırken sanki makale yayımlayacakmış gibi, hatta bazen kendimizi bile buna inandırarak, ayrıntılı bir şekilde çalıştık. Amacımıza ulaşıp ulaşmadığımızı kitabı inceleyen ve uygulayan siz değerli okurlarımız belirleyecektir, bu nedenle daha iyiye ulaşmamız için eleştirilerinizi bize ulaştırırsanız seviniriz.
Yıllardır hukuk dünyasında “teori ve pratiğin tamamen birbirinden farklı olduğu” söylenir durur. Yeni Ceza Adalet sisteminin yürürlüğe girmesiyle birlikte, teorisyenler ve pratik hukuk uygulayıcılarının birbirlerini fark ettiğini ve birbirlerinden faydalanmaya çalıştıklarını gözlemliyoruz. Bu bizi de mutlu eden bir konudur. Çünkü pratiği olmayan teori topal, teorisi olmayan pratik ise kördür. Biz bu nedenle mümkün olduğu kadar, önce doktrin taraması yaptık, lehte ve aleyhteki görüşleri aldık ve Yargıtay'ın bu konuda ne dediğine yer verdik. Sonuçta gördük ki, aslında iki tarafta farklı şeyler söylemiyorlar. Çünkü doktrinde bir olayın tek bir çözümü yok. Yargıtay da olayın içeriğine göre, adil gelen görüşü nazara alarak bir karara varmış. Bu nedenle kitabımızın sentez düşüncesini ortaya koyarak, aradaki birlikteliğe bir nebzede olsa katkı yapacağını düşünmekteyiz.
Türkiye'de en çok işlenen suçlar, malvarlığına karşı işlenen suçlardır. Günden güne de suç sayısı artmaktadır. Bu nedenle, Yeni Türk Ceza Kanunu'nda malvarlığına karşı işlenen suçlar konusunu yazdığımızda, uygulamada karşılaşılan davaların yaklaşık yüzde ellisini çözeceğimizi düşündük, bunun için uygulamacının ihtiyacı olduğuna inandığımız elinizdeki kitabı kaleme aldık.
Hep hayalimizde, makale tadında kitap çıkarma düşüncesi vardı. Öyle bir kitap olmalı idi ki, makale kadar ayrıntılı olsun, içermesi gereken her konuyu içersin, ancak kapsam dışında kalması gereken hiçbir konuyu da içine almasın. Bu düşünce ile, her bir konuyu ele alırken sanki makale yayımlayacakmış gibi, hatta bazen kendimizi bile buna inandırarak, ayrıntılı bir şekilde çalıştık. Amacımıza ulaşıp ulaşmadığımızı kitabı inceleyen ve uygulayan siz değerli okurlarımız belirleyecektir, bu nedenle daha iyiye ulaşmamız için eleştirilerinizi bize ulaştırırsanız seviniriz.
Yıllardır hukuk dünyasında “teori ve pratiğin tamamen birbirinden farklı olduğu” söylenir durur. Yeni Ceza Adalet sisteminin yürürlüğe girmesiyle birlikte, teorisyenler ve pratik hukuk uygulayıcılarının birbirlerini fark ettiğini ve birbirlerinden faydalanmaya çalıştıklarını gözlemliyoruz. Bu bizi de mutlu eden bir konudur. Çünkü pratiği olmayan teori topal, teorisi olmayan pratik ise kördür. Biz bu nedenle mümkün olduğu kadar, önce doktrin taraması yaptık, lehte ve aleyhteki görüşleri aldık ve Yargıtay'ın bu konuda ne dediğine yer verdik. Sonuçta gördük ki, aslında iki tarafta farklı şeyler söylemiyorlar. Çünkü doktrinde bir olayın tek bir çözümü yok. Yargıtay da olayın içeriğine göre, adil gelen görüşü nazara alarak bir karara varmış. Bu nedenle kitabımızın sentez düşüncesini ortaya koyarak, aradaki birlikteliğe bir nebzede olsa katkı yapacağını düşünmekteyiz.