Baban, seni aldı, doğru köyün camisine götürdü. Cami duvarının dibinde birkaç ihtiyar oturmuş sohbet ediyorlardı.
Deden de aralarındaydı. Bir elinde baston vardı; diğerinde, ucu Mamış'ın boynunda olan bir ip…Dedenden önce Mamış fark etti geldiğinizi. Sana doğru koşmak istedi fakat vazgeçti bundan. Dedeni bırakmıyordu ama bir gözü sendeydi. Yanına gittin. Sevgili arkadaşını doya doya kucakladın. Onun, nasıl sevindiğini, kocaman diliyle seni nasıl yaladığını herkes biraz da hüzünle seyretti. Cami duvarının dibinde yalnızlığı yaşayan ihtiyarlar anlattı ki Mamış, dedenin gören gözü, yürüyen ayağı olmuştur. Onsuz bir yere adım atması da yaşaması da mümkün değildir.
Baban, seni aldı, doğru köyün camisine götürdü. Cami duvarının dibinde birkaç ihtiyar oturmuş sohbet ediyorlardı.
Deden de aralarındaydı. Bir elinde baston vardı; diğerinde, ucu Mamış'ın boynunda olan bir ip…Dedenden önce Mamış fark etti geldiğinizi. Sana doğru koşmak istedi fakat vazgeçti bundan. Dedeni bırakmıyordu ama bir gözü sendeydi. Yanına gittin. Sevgili arkadaşını doya doya kucakladın. Onun, nasıl sevindiğini, kocaman diliyle seni nasıl yaladığını herkes biraz da hüzünle seyretti. Cami duvarının dibinde yalnızlığı yaşayan ihtiyarlar anlattı ki Mamış, dedenin gören gözü, yürüyen ayağı olmuştur. Onsuz bir yere adım atması da yaşaması da mümkün değildir.