Manevralar Kadın Yaşamının Militarize Edilmesine Yönelik Uluslararası Politikalar
Kadın hayatının militarizasyonu sadece savaşlarla sınırlı değil. Gündelik askerî pratikler de kadınların hayatlarına çeşitli şekillerde girip, var oluyorlar. Askerlik yapan kadınlar, askeri harekatlarda zarar gören kadınlar; tecavüze uğrayan, işkence gören, hemşirelik yapan, aşçılık yapan yine onlar... Cynthia Enloe, kadınların hayatlarının nasıl militarize edildiğine dair bu çalışmasında uluslararası örnekleri değerlendirip, aynı tahakküm pratiklerinin nasıl var olduğunu gösteriyor. Popüler kültürün kadın ikonalarıyla kotarılmaya çalışılan moral konserlerinden kadın askerlere, işgal süreçlerinde fuhuşa ya da çalışmaya zorlanan "teselli" kadınlarından cephedeki kadınlara olabildiğince çok soruyu ele alıyor. Manevralar, yalnızca militarizmin kadınlar üzerinde yarattığı tahribatı ele almıyor; aynı zamanda uluslararası politikaların ordularla ilişkisini, kimlik yaratıcı süreçleri ve bu süreçlerin kimin işine geldiğini de tartışıyor. Feminizmi kuru kuruya bir teorik tartışma nesnesi olarak kabul etmeyen, hayatın içinde süreklileşen çetrefil bir konunun asal zemini haline getiren bu eserin önemli tartışmalara yol açacağını düşünüyoruz.
Kadın hayatının militarizasyonu sadece savaşlarla sınırlı değil. Gündelik askerî pratikler de kadınların hayatlarına çeşitli şekillerde girip, var oluyorlar. Askerlik yapan kadınlar, askeri harekatlarda zarar gören kadınlar; tecavüze uğrayan, işkence gören, hemşirelik yapan, aşçılık yapan yine onlar... Cynthia Enloe, kadınların hayatlarının nasıl militarize edildiğine dair bu çalışmasında uluslararası örnekleri değerlendirip, aynı tahakküm pratiklerinin nasıl var olduğunu gösteriyor. Popüler kültürün kadın ikonalarıyla kotarılmaya çalışılan moral konserlerinden kadın askerlere, işgal süreçlerinde fuhuşa ya da çalışmaya zorlanan "teselli" kadınlarından cephedeki kadınlara olabildiğince çok soruyu ele alıyor. Manevralar, yalnızca militarizmin kadınlar üzerinde yarattığı tahribatı ele almıyor; aynı zamanda uluslararası politikaların ordularla ilişkisini, kimlik yaratıcı süreçleri ve bu süreçlerin kimin işine geldiğini de tartışıyor. Feminizmi kuru kuruya bir teorik tartışma nesnesi olarak kabul etmeyen, hayatın içinde süreklileşen çetrefil bir konunun asal zemini haline getiren bu eserin önemli tartışmalara yol açacağını düşünüyoruz.