Marmara Kıraathanesi müdavimleri, o evlerin, o tarihi meydanın, o zevklerin, tele,aş ve heyecanların birer birer değişip bozulması ve yok olmasıyla birlikte hayattan el etek çektiler. artık o kahve yok. O meydan, o sokaklar yok. O mekanlar da, onları tamamlayanlarda yitip gittiler.
Marmara akşamlarını yaşayan, arasıra o masayı ve çevresindeki insanları hatırlayan, hatırladıkça yüreği sızlayan ve mahzunlaşan birkaç kişi kaldık.
Dönüp geriye baktığımda, büyük masanın gerisinde elleri böğründe ve başı eğik saygıyla bekleyen şef garson Hulusi Efendi'nin mahviyeti içindeki yüzü ile necip fazıl üstadın sözü hatırımıza geliyor:
Ne kervan kaldı ne at, hepsi silinip gitti. "iyi insanlar iyi atlara binip gitti."
Marmara Kıraathanesi müdavimleri, o evlerin, o tarihi meydanın, o zevklerin, tele,aş ve heyecanların birer birer değişip bozulması ve yok olmasıyla birlikte hayattan el etek çektiler. artık o kahve yok. O meydan, o sokaklar yok. O mekanlar da, onları tamamlayanlarda yitip gittiler.
Marmara akşamlarını yaşayan, arasıra o masayı ve çevresindeki insanları hatırlayan, hatırladıkça yüreği sızlayan ve mahzunlaşan birkaç kişi kaldık.
Dönüp geriye baktığımda, büyük masanın gerisinde elleri böğründe ve başı eğik saygıyla bekleyen şef garson Hulusi Efendi'nin mahviyeti içindeki yüzü ile necip fazıl üstadın sözü hatırımıza geliyor:
Ne kervan kaldı ne at, hepsi silinip gitti. "iyi insanlar iyi atlara binip gitti."