Marksizmin insanlığın geleceğini bugünden etkileyen hayati meselelere dair siyasal ve ideolojik düşünceleri hem dogmatik Marksistler hem de Batılı Marksizm eleştiricileri tarafından istismar edilmiştir. Ekoloji meselesi de bunlardan birisidir. Ekoloji, günlük hayatı ve insanlığın geleceğini de doğrudan etkileyen başka konularda olduğu gibi dogmatik Marksistler tarafından es geçilmiş, sosyalizm sonrasına belki de ideolojik cennete havale edilmiştir. Bu perspektifte, ekoloji gibi meselelerle uğraşmak, Marx'ın düşüncesinden uzaklaşma olarak kavranır. Batılı Marksizm eleştiricileri ise, probleme "ekolojik bilimin her türlü bilgisinden (ya da her türlü ekolojik bağlamdan) yoksun bir biçimde, neredeyse bütünüyle kültürelci olan ve genellikle insanın doğadan yabancılaşmasını bilime atfeden bir "ekolojik" ideoloji eleştirisi geliştirmişlerdir." Bu perspektifte, yabancılaşma, tek yanlı biçimde, doğa fikrinden yabancılaşma olarak kavranır. Her iki tarafında ortak özelliği Marx'ta bir ekolojik görüş yokmuş gibi davranmaları ve nihayet Marx'ın düşüncesini basit bir ideoloji dünyasında kabul etmeleridir.
John Bellamy Foster'a göre, "Marx'ın düşüncesi derinden daha doğrusu sistematik biçimde ekolojiktir. Bu ekolojik perspektif ise, Marx'ın tarih biliminden kaynaklanmaktadır." Çünkü Marx'ın toplum ve doğa analizi, bütün/gövde ya da metabolizma kavramlarıyla anlam kazanır. Marx, Kapital'de toplumu bir bütün, bir gövde, emek sürecini ise, "insanın doğa ile arasındaki bir süreç, insanın doğayla eylemleri aracılığıyla kurduğu, denetlediği, düzenlediği metabolik bir ilişki olarak tanımlanmıştır. Fakat Marx'a göre, ondokuzuncu yüzyıl kapitalizminin zorunlu bir sonucu olarak ortaya çıkan doğa-insan bölünmesi, metabolizmada "onarılamaz bir yarılma" yaratmıştır.
"Bu kitabın iki amacı var. Birincisi Çağdaş Yeşil kuramda kabul edilen yaygın görüşün aksine, Marx'ın düşüncesinin ve tarih biliminin ekolojik düşünce biçimlerini nasıl geliştirdiğini daha doğrusu nasıl mümkün kıldığını vurgulamaktır. İkincisi bugün çok büyük bir ihtiyaç duyduğumuz toplumsal dönüşümü ekolojik bir tarzda insanın doğayla ilişkisinin dönüştürülmesine bağlayan devrimci bir görüşü tarihsel ve kuramsal olarak anlamak ve geliştirmektir."
Marx'ın ekoloji gibi hayati bir mesele hakkında da söyleyebilecek ciddi sözleri var...
Ekolojik perspektifin imkanlarını, felsefi, sosyolojik, tarihsel ve tabii bugünkü hayatımıza da gözden kaçırmadan inceleyen sıkı bir kitap J. B. Foster'in Marx'ın Ekolojisi.
Marksizmin insanlığın geleceğini bugünden etkileyen hayati meselelere dair siyasal ve ideolojik düşünceleri hem dogmatik Marksistler hem de Batılı Marksizm eleştiricileri tarafından istismar edilmiştir. Ekoloji meselesi de bunlardan birisidir. Ekoloji, günlük hayatı ve insanlığın geleceğini de doğrudan etkileyen başka konularda olduğu gibi dogmatik Marksistler tarafından es geçilmiş, sosyalizm sonrasına belki de ideolojik cennete havale edilmiştir. Bu perspektifte, ekoloji gibi meselelerle uğraşmak, Marx'ın düşüncesinden uzaklaşma olarak kavranır. Batılı Marksizm eleştiricileri ise, probleme "ekolojik bilimin her türlü bilgisinden (ya da her türlü ekolojik bağlamdan) yoksun bir biçimde, neredeyse bütünüyle kültürelci olan ve genellikle insanın doğadan yabancılaşmasını bilime atfeden bir "ekolojik" ideoloji eleştirisi geliştirmişlerdir." Bu perspektifte, yabancılaşma, tek yanlı biçimde, doğa fikrinden yabancılaşma olarak kavranır. Her iki tarafında ortak özelliği Marx'ta bir ekolojik görüş yokmuş gibi davranmaları ve nihayet Marx'ın düşüncesini basit bir ideoloji dünyasında kabul etmeleridir.
John Bellamy Foster'a göre, "Marx'ın düşüncesi derinden daha doğrusu sistematik biçimde ekolojiktir. Bu ekolojik perspektif ise, Marx'ın tarih biliminden kaynaklanmaktadır." Çünkü Marx'ın toplum ve doğa analizi, bütün/gövde ya da metabolizma kavramlarıyla anlam kazanır. Marx, Kapital'de toplumu bir bütün, bir gövde, emek sürecini ise, "insanın doğa ile arasındaki bir süreç, insanın doğayla eylemleri aracılığıyla kurduğu, denetlediği, düzenlediği metabolik bir ilişki olarak tanımlanmıştır. Fakat Marx'a göre, ondokuzuncu yüzyıl kapitalizminin zorunlu bir sonucu olarak ortaya çıkan doğa-insan bölünmesi, metabolizmada "onarılamaz bir yarılma" yaratmıştır.
"Bu kitabın iki amacı var. Birincisi Çağdaş Yeşil kuramda kabul edilen yaygın görüşün aksine, Marx'ın düşüncesinin ve tarih biliminin ekolojik düşünce biçimlerini nasıl geliştirdiğini daha doğrusu nasıl mümkün kıldığını vurgulamaktır. İkincisi bugün çok büyük bir ihtiyaç duyduğumuz toplumsal dönüşümü ekolojik bir tarzda insanın doğayla ilişkisinin dönüştürülmesine bağlayan devrimci bir görüşü tarihsel ve kuramsal olarak anlamak ve geliştirmektir."
Marx'ın ekoloji gibi hayati bir mesele hakkında da söyleyebilecek ciddi sözleri var...
Ekolojik perspektifin imkanlarını, felsefi, sosyolojik, tarihsel ve tabii bugünkü hayatımıza da gözden kaçırmadan inceleyen sıkı bir kitap J. B. Foster'in Marx'ın Ekolojisi.