Türk Hukuku'nda özellikle son yıllarda yapılan bilimsel çalışmalar dışında usuli işlem kavramının ve buna bağlı olarak usuli işlemin geçerlilik şartlarına dair kapsamlı çalışmaların az sayıda olması, çalışmamız kapsamında, Türk doktrininden, yararlanabilme imkanımızı oldukça kısıtlamıştır. Bu noktada özellikle bazı usuli işlem ya da usul sözleşmesi tipleri üzerine yapılmış monografik çalışmalar, irade sakatlığı halinde usuli işlemin (ya da usul sözleşmesinin) akıbetinin ne olacağı hususunda net bir sonuca varamamaktadır. Kanaatimizce, bu durum, menfi bir eleştiriyi hak etmemektedir. Şöyle ki, usuli işlemin tanımlanmasında dar anlamda usuli işlem görüşüne sahip yazarlar ve geniş anlamda usuli işlem görüşüne sahip yazarlar arasında bir mutabakata varılamamış olması, usuli işlemin Usul Kanunu'nda tam bir tanımlamasına yer verilmemiş olması ve irade sakatlığı hallerinin maddi hukuk alanında düzenlenmiş olması, belirgin ya da genel bir sonuca varılmasını güçleştirmekte olan etkenler olarak ortaya çıkmaktadır.
Çalışmamızda öncelikle usuli işlem ve onun içinde yer aldığını kabul ettiğimiz usul sözleşmeleri teorik olarak incelenmiştir. İrade bozukluğu hallerinin bu işlemlere tesirinin mümkün olup olamayacağını belirleyerek usuli işlemler açısından bir genellemeye varmak amaçlanmıştır.
Türk Hukuku'nda özellikle son yıllarda yapılan bilimsel çalışmalar dışında usuli işlem kavramının ve buna bağlı olarak usuli işlemin geçerlilik şartlarına dair kapsamlı çalışmaların az sayıda olması, çalışmamız kapsamında, Türk doktrininden, yararlanabilme imkanımızı oldukça kısıtlamıştır. Bu noktada özellikle bazı usuli işlem ya da usul sözleşmesi tipleri üzerine yapılmış monografik çalışmalar, irade sakatlığı halinde usuli işlemin (ya da usul sözleşmesinin) akıbetinin ne olacağı hususunda net bir sonuca varamamaktadır. Kanaatimizce, bu durum, menfi bir eleştiriyi hak etmemektedir. Şöyle ki, usuli işlemin tanımlanmasında dar anlamda usuli işlem görüşüne sahip yazarlar ve geniş anlamda usuli işlem görüşüne sahip yazarlar arasında bir mutabakata varılamamış olması, usuli işlemin Usul Kanunu'nda tam bir tanımlamasına yer verilmemiş olması ve irade sakatlığı hallerinin maddi hukuk alanında düzenlenmiş olması, belirgin ya da genel bir sonuca varılmasını güçleştirmekte olan etkenler olarak ortaya çıkmaktadır.
Çalışmamızda öncelikle usuli işlem ve onun içinde yer aldığını kabul ettiğimiz usul sözleşmeleri teorik olarak incelenmiştir. İrade bozukluğu hallerinin bu işlemlere tesirinin mümkün olup olamayacağını belirleyerek usuli işlemler açısından bir genellemeye varmak amaçlanmıştır.