Toynbee ve Huntington, hatta Spengler'den de önce, 1885 yılında Türkçülük mefkuresinin önemli isimlerinden İsmail Gaspıralı, şöyle diyordu: "Avrupa medeniyeti veya ki diğer tabir ile Hıristiyan medeniyeti adı ile bilinen yaşam biçimi bütün insanlık için umûmi bir medeniyet mi? Uluslar ve zamanlar için genel bir kural mı? Bütün insanlara ait ahlâkın, anlayışın, düşünce ve aklın son sözü meyve-i neticesi bu medeniyet mi?"
Henüz o dönemde yöneltilen bu soruya günümüzde de tatmin edici bir yanıt verilmemiştir. Bir medeniyet mi, yoksa farklı medeniyetler mi? Acaba sınıflandırma yapabilmek için hangi kriterler kullanılmalı?
Türk okuyucularına sunduğumuz bu kitap, tam yüz otuz yıl önce sorulan bu sorulara cevap arayışının yeni bir aşaması olarak da değerlendirilebilir. Kitapda iki ayrı çizgide yürütülen araştırmalar bir araya getirilmiştir: Birincisi, "medeniyet", "civilization", "kültür" kavramlarının mahiyeti ve birbiriyle olan alakalarının belirlenmesi; ikincisi de "Türk medeniyeti" ile ilgili uzmanların "unuttukları" araştırmalar. Bu amaçla son yıllarda Batı araştırmacıları tarafından yazılan bazı kaynakların da analizi yapılmıştır.
Toynbee ve Huntington, hatta Spengler'den de önce, 1885 yılında Türkçülük mefkuresinin önemli isimlerinden İsmail Gaspıralı, şöyle diyordu: "Avrupa medeniyeti veya ki diğer tabir ile Hıristiyan medeniyeti adı ile bilinen yaşam biçimi bütün insanlık için umûmi bir medeniyet mi? Uluslar ve zamanlar için genel bir kural mı? Bütün insanlara ait ahlâkın, anlayışın, düşünce ve aklın son sözü meyve-i neticesi bu medeniyet mi?"
Henüz o dönemde yöneltilen bu soruya günümüzde de tatmin edici bir yanıt verilmemiştir. Bir medeniyet mi, yoksa farklı medeniyetler mi? Acaba sınıflandırma yapabilmek için hangi kriterler kullanılmalı?
Türk okuyucularına sunduğumuz bu kitap, tam yüz otuz yıl önce sorulan bu sorulara cevap arayışının yeni bir aşaması olarak da değerlendirilebilir. Kitapda iki ayrı çizgide yürütülen araştırmalar bir araya getirilmiştir: Birincisi, "medeniyet", "civilization", "kültür" kavramlarının mahiyeti ve birbiriyle olan alakalarının belirlenmesi; ikincisi de "Türk medeniyeti" ile ilgili uzmanların "unuttukları" araştırmalar. Bu amaçla son yıllarda Batı araştırmacıları tarafından yazılan bazı kaynakların da analizi yapılmıştır.