İlim ve fikirle elde edilen müspet bir imanın cemiyet hayatına kazandıracağı olumlu dinamikleri her yerde ve her koşulda anlattı, yazdı ve gırtlağını patlatırcasına haykırdı. Bu çağrıya olumlu cevap verenler için sevincini; sesini duymayan sağırların talihsizliğine de gözyaşlarını ilmik ilmik şiirlere akıttı. O, tok bir imanın gür sedasıydı.
Âkif, bir iman ve İslam Şairidir. İmamında samimi idi. Teslimiyetçi olduğu kadar, aynı zamanda bir mücadele adamıydı. İmanda, sabırda ve Hak'ta karar kılmanın tüm kazanımlarını elde etme bahtiyarlığına erişmiş kutlu bir düşünce ve hareket adamıydı.
Âkif'in yüreğine hükmeden iki sevda vardı. Biri “iman” diğeri “İslam Birliği” sevdası…
Süfli arzularla günlerini heder etmekten utananlar, yersiz endişelerin korku tufanına kapılanlar, çıkar kavgaları ve siyasi ihtirasları sebebiyle toplum değerlerine sırt çevirerek şahsiyetsizlik çukuruna yuvarlananlar, ölü bir maneviyatla kendilerini boşlukta bulanlar, mutlaka Âkif'in sevdasına düşmelidirler...
İlim ve fikirle elde edilen müspet bir imanın cemiyet hayatına kazandıracağı olumlu dinamikleri her yerde ve her koşulda anlattı, yazdı ve gırtlağını patlatırcasına haykırdı. Bu çağrıya olumlu cevap verenler için sevincini; sesini duymayan sağırların talihsizliğine de gözyaşlarını ilmik ilmik şiirlere akıttı. O, tok bir imanın gür sedasıydı.
Âkif, bir iman ve İslam Şairidir. İmamında samimi idi. Teslimiyetçi olduğu kadar, aynı zamanda bir mücadele adamıydı. İmanda, sabırda ve Hak'ta karar kılmanın tüm kazanımlarını elde etme bahtiyarlığına erişmiş kutlu bir düşünce ve hareket adamıydı.
Âkif'in yüreğine hükmeden iki sevda vardı. Biri “iman” diğeri “İslam Birliği” sevdası…
Süfli arzularla günlerini heder etmekten utananlar, yersiz endişelerin korku tufanına kapılanlar, çıkar kavgaları ve siyasi ihtirasları sebebiyle toplum değerlerine sırt çevirerek şahsiyetsizlik çukuruna yuvarlananlar, ölü bir maneviyatla kendilerini boşlukta bulanlar, mutlaka Âkif'in sevdasına düşmelidirler...